''Türbandan Önce -- Türbandan Sonra''

 'Türbandan Önce - Türbandan Sonra'

Anayasa Mahkemesi’nin “Türban” ile ilgili olarak verdiği iptal kararında dayandığı maddeler Anayasamızın 2 ve 4 maddeleri olmuştur. Mahkeme, önce kararın iptalini isteyen CHP ve DSP’nin başvurularının ele alınabilirliğini tartışmış ve iptal isteminin yasal olup olmadığını incelemiş ve daha sonra bu incelemeyi ''sekil “şart”ı '' bakımından tetkik ederek usulüne uygun olduğuna karar vererek “esas”a geçmiş ve sonuncunda iptal kararına varmıştır. Ayrıca, Türban serbestîsinin yürürlüğe girmesini de “yürütmeyi durdurma” kararını da vererek Türkiye’nin temel yapısının değiştirilmesi çabalarına engel olmuştur. Yüksek Mahkemelere yapılacak başvurularda çeşitli şekil şartlarına uyulup uyulmadığı bir ön araştırmaya tabidir. Örneğin İdari davalarda Danıştay’a yapılacak başvurularda temel ilke, başvurunun kabul edilebilmesinin temel şartı bu başvurunun geçerli olması iptali istenen eylemden sonraki 90 gün içinde başvurulma zorunluluğudur. Bu süre geçirildiğinde Mahkeme talebi usul yönünden reddeder.. Şekil şartına uyulmamıştır.

Anayasa Mahkememiz kendisine yapılan bu başvuruyu ele alırken Anayasamızın “değiştirilemeyecek hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek” maddelerine uygun olup olmadığı hususunu “temel şekil şart” olarak tesis etmiştir. Bu anlayış artık Anayasa Mahkemesi’ne anayasal değişiklikler hakkında vaki olacak müracaatlarda gözetilecek bir ön şekil şartı içtihadı olmuştur

Anayasa Mahkemesi ayrıca bu Türban kararında “şekil şartı”nı tesis ederken başka bir durumun da ortaya çıkmasını sağlamıştır. O da Türban ile ilgili Anayasa değişikliğinin Türbanın serbest bırakılmasına yol açacağı ve bunun da Anayasamızın temeli olan laik rejimin ortada kaldırılmasına yol açacağının saptanmış olmasıdır. Üniversite eğitiminin herkese açık olmasını temin iddiasıyla Anayasada değişiklik yapılmasının şekil şartı açısından incelenmesi esnasında Mahkeme bu değişikliğin laikliğe aykırı olacağını ve mevcut rejimin din devletine doğru bir sapmaya yol açılacağını tespit etmiştir. Bu yasal değişiklik onaylanırsa Laikliğin eritilmesine yol verileceğinin saptanması son derecede önemlidir ve getireceği yeni durumlar açısından çok hayati yeni oluşumları ve sonuçları getirmesi mukadderdir.

Mahkeme Türban’ı laikliğin darbelenmesinin bir “simge” si olarak kabul etmiş ve bunun ülkenin laik rejiminin yıkılması sürecinde kullanılacak bir “alem” olduğunu belirtmiştir. Böylelikle Mahkeme, AKP’nin Cumhuriyetimizin temel niteliğini “dolaylı” yol ile değiştirme ideolojisinin kılıfı olarak “her isteyen üniversite eğitimi almalıdır” söyleminin gerçekte kurulu laik düzenimizin gizli ve sinsi bir yol ile eritilmesinin önünü engellemek için set koyma yolunu seçmiştir. Anayasa değişikliği ile Türban serbestîsinin sağlanması böylelikle engellenmiş ve durum berraklaştırılarak Anayasa değişikliğinin gerçek yapısı ve hedefi açıklığa kavuşturularak Kemalist ideolojinin yok edilerek şeriat devletine doğru ilerleme kesinkes durdurulmuştur. Rejimimiz, Kurucularımızın (founding fathers) tesis ettiği sistemden ortaçağ karanlığına doğru geri dönüş yolunun tıkatılmasıyla Batı uygarlığı hedefine tekrar aklı esas alarak ilerlemenin önü açılmıştır. Anayasa Mahkemesinin bu kararı verdiği tarih Türkiye Cumhuriyet tarihinin bir dönüm noktasıdır. Daha önce de belirttiğimiz üzere (bknz: http://urunlu.com/gorusler/irticavelaiklik.html) Türkiye’yi kuran Atatürk’ün hala yaşayan ve tüm taarruzlara rağmen bütününden tek bir yonganın dahi kopartılamadığı Cumhuriyetinin başarısı da işte bu akıl’ın öz olarak kullanılması olmuştur. Anayasa Mahkemesinin de yaptığı işte bu devasa kararının akla dayandırılması olmuştur.


Türban simgesinin yok edilmesi sonucunda Şerait Devleti özlemini taşıyan ve bu uğurda ve yönde ölesiye mücadele verenlerin ellerindeki bayrak (alem)’ın alınmasının yanı sıra diğer önemli bir sonuca daha ulaşılmıştır. O da Türban için anayasa değişikliğinin temel amacının açığa kavuşturulmuş olmasıdır.

Siyaset tarihinde ister siyasi olsun isterse dini olsun iktidarlar amaçlarına ulaşmak için hareketlerini yönlendirirken hemen hemen her zaman dayandıkları “sebep-cause” ile “saik(motive)” arasındaki farklılığı gizlemeyi başarmışlardır. Özellikle bu ikisi arasındaki uzaklığın derecesi uygulayıcılarının rasyonalist ya da doğmalara bağlılıkları oranında uygulana gelmiştir. Örneğin Katolik kilisesinin insanları canlı canlı yakmasının saik’i kendi hegemonyasını kollamak iken ileri sürülen sebep hep “dinsizleri yok etme” olarak gösterilmiştir. Arap dünyasında bu tür uygulama “takiyye” (1) adı altında yürütülmekte ve ülkemize de Arap dünyasından geçmiştir. Genel anlamı örtülü amaca ulaşmak için bir ön tedbir olarak eylemin “saik” ini gizleyerek aldatmaktır.

İşte Anayasa mahkemesi de bu saik ile sebebi ayrıştırarak “hüküm(verdict)” vermiştir. Bu hüküm son derecede önemlidir zira AKP’nin Türban serbestisi için Anayasa’yı değiştirirken güttüğü saik’in Anayasa’mızın 2 ve 4. maddelerinde sayılan ve Ülkemizin temel niteliklerine aykırı ve onları zaman içinde yok edici bir hedefi gerçekleştirmeye yönelik bir ilk basamağa adım atıldığını saptamasıdır. Anayasa Mahkemesi bu adımın atıldığını saptaması ile AKP’nin aynı yöne doğru yeni adımların atılmasının önünü kesmiştir.

Bu Türban simgesinin yasaklanması daha önceki bir yazımızda da (http://www.urunlu.com.tr/gorusler/BuTrenyolunadevam.html) belirttiğimiz üzere:“… Ama eğer AKP kapatılmazsa belediye seçimleriyle birlikte genel seçim (referandum) yapılır ve “ bizimle uğraştılar ama yüce saygıdeğer mahkeme bizi haklı savcıyı haksız buldu ve bizim siyasetimizi onayladı” diyerek gerçek hedefe yönelik yeni mevzileri elde etme yarışına girer. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün laiklik ilkesi bitirilir ve “devletin dini İslam dinidir” ilkesi Anayasada yerini alır.

Bunun gerçekleşmemesinin tek yolu vardır. O da kapatma davasından önce açılan türban davasının Anayasa Mahkemesi tarafından hemen sonuçlandırılarak o Anayasa değişikliğinin iptal edilmesidir. AKP’nin simge haline getirdiği türbanın serbestliği olayı AKP’nin ve dincilerin kaderini çizecek tek olaydır. Zira AKP’nin belkemiği olan türban yasaklanır ve bu kemik kırılacak olursa irtica kısa vadede bir daha ayağa kalkamayacakdır” Anayasa Mahkemesi bunu sağlamıştır.


Bu sonuç son derecede önemli yeni sonuçlara yol açacaktır. Alınan ilk sonuç iptal kararı ile “şeriat devleti” ne doğru gidişat engellenmiş ve “din devleti” kurma niyet, saik ve azminin “teşebbüs halinde” kalması sağlanmıştır.

Ufukta görünen ikinci önemli sonuç ise AKP’nin kapatılma davası ile ilgili olacaktır.


Coşkun Ürünlü

15 Haziran 2008

_________________________

(1) "Allah ile aldatan zihniyet hep böyledir ...ikna ile yaptıramayınca tehditle o da olmayınca tedhişle yaptırır...ayağını basışı tam sağlam değilse "takıyye" yi işleterek durumu idare eder".Yaşar Nuri Öztürk. Allah ile Aldatmak,İstanbul, Nisan 2008,Sh. 55

Not: Yazarın web sitesinde yayınlanan bu makalesinin her hakkı saklıdır, izni olmaksızın alınamaz, herhangi bir surette kopyalanamaz.

 

Yorum Yaz | Makaleyi Yazdır