Bu Tren Yoluna Devam Edecek

"Bu Tren Yoluna Devam Edecek" (1)

 

Daha önce defalarca söylediğim gibi AKP kapatılsa da kapatılmasa da sonuç AKP açısından aynı kalacaktır. Nitekim AKP’nin kapatılmasının ya da kapatılmamasının AKP’nin stratejik hedefi açısından farklı sonuçlar vermeyeceğini sonunda fark eden AKP kurmayları Mahkeme'ye savunmayı süre uzatmayı istemeden vermişlerdir.

AKP’nin stratejik hedefi son tahlilde Anayasaya “devletin dini İslam’dır” hükmünü koydurmaktır. Bu hedefe varmada uygulanan sistem yavaş yavaş hedefe doğru ilerlemek ve gerektiğinde durmak ve daha sonra ele geçen yeni fırsatları değerlendirerek amaca ulaşmaktır. Bu bir çeşit “çevreden merkeze uzun yürüyüş” sistemini andıran bir yaklaşımı hatırlatmaktadır. Nihai hedef olan “merkeze varmak” sistematiğinde AKP’nin başarısı muazzamdır. Bu başarıyı sağlayan önemli bir faktör de 31 Mart vakasında veya Kubilay olayında ya da diğer dinci kalkışmalarda uygulanan “aydınları ve batı yanlılarını” dinci isyanlar yoluyla yok etme uygulamasi artik terkedilmis, demokrasi (bknz
Demokrasi ve AKP
) kisvesi altında ''dindar iktidar ister misiniz?” referandum sistematiğini halkın önüne koymak temel olmustur. AKP bu referandum taktiğini 22 Temmuz seçimlerinde uygulamıştır ve diğer hemen hemen her konuda referanduma gitme alternatifini ortaya sürmektedir. İşte bu noktada AKP’nin Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği ön savunma “dostlar alışverişte görsünler” kabilinden bir aldatmacadır. Onlar için bu savunmanın hiçbir önemi yoktur. Bu davanın sonucu ne olursa olsun önemsemedikleri aşikardır; zira AKP 2002 yılından beri iktidarda kaldığı süre boyunca temel hedeflerinin % 80’ini başarıyla elde etmiş bulunmaktadır.

Bu başarılarının verdiği güvenle şimdi Türkiye’nin yerleşik dokusunda yarattıkları AKP “yapısı”nın şimdi sağlamlaştırılması, yani güvence altına alınması gerekliliğinin zamanının geldiğini görmüşlerdir. Kısaca sağlanan başarılarına yeni mevzilerin eklenmesi yerine fethetmedikleri başka alanlara giderek savaşım cephelerini çoğaltmak yerine şimdiye kadar elde ettiklerinin yani mevcutlarının korunması aşamasına geçmek gerekliliğinin farkına varmışlardır. Bu koruma olgusunu gerçekleştirmek için AKP kapatılırsa hazırda bekleyen bir “ısmarlama” siyasal parti devreye sokulacak ve siyaset yasağı getirilenler dışında kalan mevcut milletvekillerinin oylarıyla erken seçim kararı alınarak seçimi “biz dindar olduğumuz için mağdur edildik; siz dindar bir hükümet istemez misiniz” referandumu ile tekrar iktidara ve daha büyük bir oy ile geleceklerdir. Bu noktada “üst siyasal yönetim kademesindeki liderler yasaklandığına göre AKP tekrar iktidar olamaz” diye düşünenler olabilir. Ama ne var ki böyle düşünenlere Baykal’a ya da Bahçeli’ye oy veren seçmenlerin toplamının % 25’i geçemeyeceğini ve merkez sağda da ciddi bir siyasi parti oluşumunun ufukta görünmediği hatırlatılmalıdır. Diğer bir deyişle AKP tekrar iktidar olur ve gelir gelmez yeni kalelerin zaptedilmesini kolaylaştıracak şekilde anayasa değişiklikleri yapılır ve yasaklı liderlere af getirilir ve Anayasa mahkemesi üye adedi 21 – 25 gibi yüksek sayılara ulaştırılır ve AKP stratejik hedefinin yolunda yeni mesafeler alır.

Ama eğer AKP kapatılmazsa belediye seçimleriyle birlikte genel seçim (referandum) yapılır ve “ bizimle uğraştılar ama yüce saygıdeğer mahkeme bizi haklı savcıyı haksız buldu ve bizim siyasetimizi onayladı” diyerek gerçek hedefe yönelik yeni mevzileri elde etme yarışına girer. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün laiklik ilkesi bitirilir ve “devletin dini İslam dinidir” ilkesi Anayasada yerini alır.

Bunun gerçekleşmemesinin tek yolu vardır. O da kapatma davasından önce açılan türban davasının Anayasa Mahkemesi tarafından hemen sonuçlandırılarak o Anayasa değişikliğinin iptal edilmesidir. AKP’nin simge haline getirdiği türbanın serbestliği olayı AKP’nin ve dincilerin kaderini çizecek tek olaydır. Zira AKP’nin belkemiği olan türban yasaklanır ve bu kemik kırılacak olursa bunlar kısa vadede bir daha ayağa kalkamayacaklardır.

Ama ne var ki Sayın Cüneyt Arcayürek’in ifadesiyle (2) “Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç yeni bir açıklamayla gecikmeye kılıf uyduruyor. Elinde türban gibi duyarlı bir konu varken raportöre AKP’nin kapatılmasını isteyen iddianameyi verdiğini söyleyerek özrü kabahatinden de büyük bir gerekçe söylüyor.”

Bu durumda 1 Mayıs Taksim Meydanı olaylarıyla gündem değiştirilerek sorunun özü unutturulmak istenmektedir. Türkiye’nin laik aydınlarının AKP tarafından sık sık uygulanan “yeni gündem”ler yaratılması sistematiğine kapılıp esas sorun olan türban olayının Mahkeme tarafından acilen sonuçlandırılması taleplerini her vakit her olayda ve her mekanda gündeme getirmelerinin önemini bir kez daha hatırlatmak isterim.

 

COŞKUN ÜRÜNLÜ

2 MAYIS 2008


(1)“Başbakan Tayip Erdoğan’ın, dün sabah AKP Genel Merkezi’nde kahvaltıda bir araya geldiği milletvekillerine, ‘davanın sonucunu bir görelim. Sonuç hayırlı olacak. Bu tren yoluna devam edecek’ dediği belirtildi.” Hürriyet 2 Mayıs 2008

(2) Cüneyt Arcayürek, Güncel, Cumhuriyet 2 Mayıs 2008

Not: Yazarın web sitesinde yayınlanan bu makalesinin her hakkı saklıdır, izni olmaksızın alınamaz, herhangi bir surette kopyalanamaz.

 

 

Yorum Yaz | Makaleyi Yazdır