2002 Milletvekili Seçimini Etkileyen Faktörler: Bir Komplo Teorisi

Milletvekili Seçimini Etkileyen Faktörler: Bir Komplo Teorisi

 

Seçim sonuçları, dikkat edilecek olursa tüm partilere sert bir tokat vurulduğunu göstermektedir. Bunun açıklamasını TBMM'ne tepki duyulması olarak izah etmek yanlıştır. Bu tokadın temel nedeni işsizlik veya açlık veya kızgınlık değildir. Bunun temel nedeni Kemalizm'e karşı yıllardır sürdürülen bir kemirme harekatının fırsat verilerek ayaklandırılması ve eğitim ve öğrenimin yıllardır ihmal edilerek veya bilinçli olarak eksiltilerek kitlelerin cahil bıraktırılması ve bu cehaletin ulastığı muazzam boyutun sermaye+medya+ABD tarafından sandığa yansıtılmasıdır.

Türkiye'de geniş çapta açlık yoktu ve olamaz da; zira Türkiye hala yarı-feodal bir toplumdur ve iktisadi sıkıntılar artınca sıkıntıya düşenler iki tedbir almışlardır. Ve bu tedbirler sayesinde gene ayakta kalmışlar ve açlık olayı kitlesel olarak doğmamıştır. Bunlardan birincisi sıkıntıya düşenlerin büyük bölümü köylere geri dönerek (zaten çoğunluğu kentlerin varoşlarındaki lumpen proleterya idi) eski tarım yaşantısına dönmüşlerdir. İkincisi köyden devamlı olarak getirtilen ve yaşam için gerekli tarımsal ürünler (fasulye, kavurma, yağ, bulgur vs.) miktarı arttırılarak ekonomik sıkıntının kitlesel açlığa dönüşmesi engellenmiştir.

Humeyni'nin gelişi de aynen böyle olmuştu. Aydınların alkışlarıyla gerici faşist rejim kurulmuştu. İran'in kapalı çarşı esnafı olayı sevinçle karşılamış tıpkı şimdi Türkiye de olduğu gibi rantiyeciler sevinmişlerdi. Diğer yandan malum oligarşik medya ile onun köşe yazarları seçim öncesi Ak Parti- CHP ayrımı yapmışlar ve bu ayrımı her geçen gün vurgulaya vurgulaya halkın zihnine kazımışlardır. Anavatan ve DYP yi eritmeye yönelik faaliyetleriyle bu oligarşik medya, gerici bir iktidarin tezgahını kurmuştur. ABD'nin kesinlikle desteklediğine inandığım bu komplo başarıya ulaşmıştır.

ABD Türk halkı tarafından sevilen bir müttefiktir. Ama ne varki o hala Fethullah Gülen'i korumakta Ak Parti ile flörtünü giderek artırmaktadır. Bunun nedeni açıktır. Kemalizm'in yani laik Cumhuriyet'in temel alındığı Türkiye, aslında İslam dünyasinda sevilmemektedir. Ama Türkiye, ABD nin Orta-Doğu ve Asya 'da oynamak istediği rol için son derecede önemli bir ülkedir.

Türkiye'den başlamak üzere ta Çin'e kadar bir islam,demokratik, ılımlı İslam (!), anlayışını içeren bir hattı Turkiye-İran-diğer Orta Asya Ülkelerinden geçirerek Çin sınırına kadar götürme ana stratejisini seçmiş bulnmaktadır. Bu strateji başarıldığı takdirde Rusya'nın tekrar Sovyetler Birliği durumuna geçmesini engelleyecek, Hindistanın Rusya ile ilişkisini zorlaştıracak, Türki Cumhuriyetleriyle ABD'nin ilişkisini güçlendirerek Orta Asyanın zengin kaynaklarında söz sahibi olacak ve Çin'i kontrol altına alacak ve ayrıca Çin'in Türk Cumhuriyetlerine girmesini engelleyecektir.

Bu senaryoda oyunu bozan dört ülke vardır. Bunlar "three evil states" yani Irak, İran, Kuzey Kore ile stratejik ortak Türkiye'dir.:

1- Türkiye, laik olduğu için başka Müslüman ülkeler tarafından sevilmemektedir. O halde ABD stratejisine göre Türkiye'nin bütün Ortadoğu ve Asyada ki müslüman ülkeler tarafından sevilir hale getirilmesi gerekmektedir. Bunun basarılmasi için laik partiler silinmeli ve AK PARTİ iktidara getirilmelidir. Sağ'ın merkezi haline getirilecek dinci siyasal bir hareket Arap ve diğer müslüman ülkeler nezdinde Türkiye'yi daha sevimli bir hale getirecektir. Gerçekten de bu başarılmış malum oligarşik medya, taraf değiştirerek hem ANAVATAN hem de DYP yi tökezleterek bütün gücüyle AK Partiye destek vermişlerdir.

Burada senaryoya başka bir unsur eklenmelidir. O da Derin Devletin Türkiye'deki koruyucu gücü kırılmalıdır. O halde çok yakında bu gücün siyasal iktidari kontrol ettiğini ve bunun " ne kadar da kötü ve ne kadar da demokrasiye zarar verdiği" konuşulmaya başlanacak ve hatta "sizi AB ye almamız için askerlerin etkisini kırdığınızı bize göstermelisiniz "demeye başlayacaklardır. Bak göreceksin medyanın bazı satılmış kalemleri yakında nasıl da bağırmaya başlayacaklardır. Oligarşik medyanın başta gelen bazı bilinen kalemlerini izlersen göreceksin. Hemen yazacaklardır: "Ordumuz şanlıdır, alımlıdır, aslandır ama kardeşim biraz da siyasal iktidari özgür bırakmalıdırlar. Şimdi de AB ye girmemize engel olacaklar."

ABD bu hususta daha yavaş gidecektir. Zira IRAK olayında askere muhtaçtır. Ama Irak olayı tavsarsa ya da tehir edilirse hiç kuşkusuz ABD Avrupa'ya Bush'un sevgilisi Blair kanalıyla uyum gösterdiklerini ima edecektir.

Ama şu anda ABD için önemli olan Türkiye'nin AB'ye girmesinin sağlanmasıdır. ABD'nin bunu sağlamak için her çabayı göstermesinin en büyük nedeni ABD nin gelecekteki çıkarlarının bunu zorlamasıdır. Zira Almanya ABD'nin çıkarlarına çomak sokarcasına Avrupa'da ve Orta Asya'da güçlenmektedir. Almanya Orta Asya'da geniş Alman nüfus kitlesiyle zaten tarihsel olarak orada vardır ve özellikle Türki Cumhuriyetlerde fiziki ve ekonomik varlığını hissedilecek şekilde artmaktadır. Avrupa'da ABD'nin mesela Çekoslavakya'da Almanya ile hakimiyet yarışında ne denli ileri gidildiği bilinmektedir. Almanya Doğu Almanya ile birleşmesinden ileri gelen ekonomik zorluklari aştıgı andan itibaren ABD'nin ve dünyanın basina gelecek en büyük tehlike olarak görülmektedir. Bu kesin teşhisi İngiltere eski Başbakanı M. Thatcher iki Almanya'nın birleşmesi sırasında ima etmiş "ne yapalım ki 21. yüzyılda bu noktada çaresiz kaldık." diyerek çekincesini tarihin sayfalarına yazmıştır. O halde 70 milyon nüfusu ile Türkiye Almanya karşısına bir büyük rakip olarak geçirilmelidir ve bunun için deTurkiye'nin AB ye girmesi desteklenmelidir. Bunun ima ettiği husus ise ne kadar baski yapilirsa yapilsin ne kadar ABD bastırırsa bastırsın Türkiye'nin AB' ye alınması hayaldir. Almanya buna asla izin vermeyecektir. ABD tarafından İngiltere başta olmak üzere Fransa, İspanya, İtalya, Yunanistan ve Türkiye kanalıyla çember içine alınacak bir Almanya'ya oldukça dar bir alan bırakılması ön görülmüştür. Yani Almanya için sadece Rusya sınırına kadar olan bir bölgede söz sahibi olması kabullenilmiştir. Türkiye'nin Almanyayı kuşatan ülkeler içinde bulunmamasının nedeni Almanya'nın Suriye, Irak, İran, Türkiye gibi ülkeler aracılığı ile Orta Asya kapılarını zorlayarak Türki Cumhuriyetlerinde ki ekonomik çıkarlarının devamının şimdilik engellemesinin istenilmesindendir. Türkiye'nin buradaki tek şansı Almanya'nın bugünkü ekonomik zaafiyeti ile Nato'ya bir türlü gelişmeyen katkılarının ABD tarafından karşılanması şartı ile Almanya ABD'nin "Türkiye'yi alın" baskısına boyun eğmek zorunda kalması ile olacaktır.

2- Irak Müslüman bir ülkedir ama bir despot tarafından yönetilmektedir. O halde ona demokratik bir görünüm kazandırmak için Saddam sorunu çözülmelidir. Yani nihai tahlilde Irak rejiminin yıkılması kaçınılmazdır. Ama buradaki en önemli sorun Saddam devrildikten sonra demokrasi elbisesi nasıl biçilecek ve de Irak'a bu elbise nasıl giydirilecektir. Irak, tıpkı Britanya İmparatorluğu ya da Osmanlı İmparatorluğu gibi farklı etnik ve dini yapıyı barındırmaktadır. Londra'da Cumhuriyet ilan edilseydi Londrada'ki devlet başkanı ya da Londra'daki Başbakan Hindistan'dan seçilip gelen milletvekillerinin Afrika'nın ücra ülkelerinden ya da suni olarak yaratılmış Bedevi devletlerinden gelen milletvekilleri ile Avam Kamarasında birleşip ulusal gelirin Kraliçeye saray yapmak yerine fakir Hindulara yardım yapılmasına ilişkin kanun çıkartsalardı ne yapacaktı? İngiltere İngiltere olarak kalamazdı. Bunun çözümü hanedan tesisi olarak bulundu ve sömürge imparatorluğun devam etmesi sağlanmıştır. Aynı şekilde Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışının en önemli faktörlerinden biri de Yunanlı ya da Arnavut ya da Sırp mebuslarının Meclisi Mebusanda kendi etnik azınlıklarının hakim olduğu eyaletlerin bağımsızlığını talep etmeleridir. Bu durum karşısında Padişah hemen Meclisi Mebusanı ilga etmesiyle İmparatorluk devam edebilmişti. O halde Sünni Arap, Şii Arap, Kürt ve Türkmenlerden oluşan Irak nasıl olur da demokrasiye geçerek parlamenter bir demokrasiyle yönetilebilir. O halde Irakda da yakında bir Kral görürsek hiç şaşırmayalım.Ama sorun sadece ve sadece geçici bir süre için çözülmüş olacaktır. Zira İran tam Irak'in yanında ABD'nin deyimiyle ikinci bir "evil" olarak durmaktadır.

3- ABD ye göre İran molla rejiminden kurtarılmalıdır. Irak tam 8 yıl savaştırılmış ama başarı sağlanamamıştır. İran Müslüman ülkedir ama dünyada lanetlenmiş bir Molla gurubu tarafından yönetilmektedir. Bunun değiştirilmesi gereklidir. İranin kuzeyinde Türkmenler, ortasında Kürtler ve güneyinde de Şii Acemler hakimdir. İran, yönetim sisteminin çözümünü Şahlık sistemiyle bulmuş o yıkılınca yerine gerici teokratik Molla diktatörlüğünü ikame etmiştir. İranda çözüm son derecede zor olacaktır.Ama nihai tahlilde İrandaki rejim çökertilecek ve Demokratik (!) ve ILIMLI(!) bir İslam devleti kurulacaktır. Bunun için Azeriler Türkiye ile birleştirilecek Kürtler Türkiye'deki Kürtlerle entegre edilecek Güneydeki Şii Acemler Irak'ın güneyindeki Şiilerle birleştirilecektir. Nihai tahlilde Irak ve İran sınırları tekrar değiştirilecek ve bir bakıma haritada dik duran İran yatay bir hale dönüştürülecek ve sonunda 1920 lerde İngiltere tarafından cetvelle çizilen Irak devleti tarihe tümüyle gömülecek, İran ise etnik ve dini açıdan üniter bir devlet haline döndürülerek ABD nin Orta Asya hattında onun yardımcısı olma rolünü Türkiye ile birlikte sürdüren ülke konumuna gelecektir.

4- Kuzey Kore Çin'in müttefikidir ve günü geldiği zaman Çin'e en büyük yardımı bu ülke yapacaktır. O halde bu "evil" ülkede de değişim sağlanmalı "atom gücü" elinden alınmalı ve ABD ile hareket edecek bir yönetim işbaşına getirilmelidir.

Ankara, 15 Kasım 2002
Coşkun Ürünlü

 

 

Yorum Yaz | Makaleyi Yazdır