Ekonomik Durum Karşısında Sanayici Kapitalist Kesim Ne Diyor?

 Ekonomik Durum Karşısında Sanayici Kapitalist Kesim Ne Diyor?

 

 

Sanayi Odaları Başkanlık Divanlarının, Ödemeler Dengesi adlı raporunda ödemeler dengesinin endişe verici nitelikte olduğu belirtilmekte ve esas nedenin iktisadi yapıda, bu yapının kurallarını koyan yasal yapıda ve bunları tasarlayan düzenleyen zihin yapısından doğduğu iddia edilmektedir.

Gerçekten de buhranın asıl nedeni yapısaldır, ama kapitalist kesimin vurguladığı gibi bu yapıyı yaratan zihin yapısı değildir. Kesimin iddia ettiği gibi, zihin yapısı yasal yapıyı, yasal yapı da ekonomik yapıyı oluşturmaz. İnsan zihniyeti nedir? Zihniyet "insan"a gökten zembille inmez, insanın zihniyeti onun oluştuğu maddi koşulların bir ürünüdür. Onun yaşadığı ortam onu yaratır. Türkiye'de bu ortamın yarattığı zihniyet kapitalist kesim tarafından beğenilmiyorsa, bu kesimin bizzat kendisinin de sorumluluk taşıdığı unutulamaz. Zira üretim ilişkilerinin aynıyla devamını savunan bu kesim değil midir?

Kapitalist kesimin yasal yapıyı suçlaması da dayanaksızdır. Yasal yapı, ekonomiye hakim üretim biçiminin, yani alt yapının billurlaştığı normlar dizisidir. Yasal yapı, üst yapıdır ve buhranın nedeni olamaz. Yarı-sömürge durumuna düşürülmüş ve bağrında yarı-feodal ilişkileri barındıran ülkelerde üretim biçimi, emperyalist ülke ekonomilerinin çıkarlarına uygun biçimde dokulaştırılır ve işletilir. Sömürücü ülkeler, sömürülen ülkelerde yaratılan değerlerin bir bölümünü kendi ülkelerindeki üretim sürecine akıtmak zorundadırlar. Sömürülen ülkelerde tarihsel çelişkinin kesinleşmesinin önlenmesi için yegane yol sömürülen ülke emekçilerinin sırtından alınana payın sömüren ülke emekçilerinin ücretlerine eklenmesidir. Bu nedenle, emperyalist ülkenin çıkarının devamı eğer yarı sömürge ülkenin tırnak cilâsı imal etmesini gerektiriyorsa, yasal yapı ne derse desin tırnak cilâsı gibi tüketici mallar üretimi kamçılanacaktır. Hatta eğer yasal yapı, her nasılsa, bu tür verimsiz üretimi yasaklıyorsa, bu yasal yapı yıkılır ve yerine izin verici yapı ikame edilir. Üst yapı alt yapıyı değil alt yapı üst yapıyı tayin eder. Kapitalist kesimin bir türlü anlamak istemediği de bu gerçektir.

Sanayi Odaları Birliğinin dediğine inanacak olursak, ekonomik durumun endişe verici düzeye düşmesine önayak olan yasal yapının bir unsuru da iş mevzuatıdır. İddialara göre; sendikalar sendikal hak ve özgürlüklerin sınırları aşmışlar, bu hak ve özgürlüklerle ilişkili olmayan gelişmeler yaratmışlardır; bu durum verimi ve üretimi düşürmüştür. Mal yok ise mal kıtlığından fiyatlar artıyorsa suç sendikalarındır. Bu tür gelişme ekonomiyi buhrana sürüklemiştir. Yeni yasalar çıkarılıp mevcu iş mevzuatı sendikalar ve işçiler aleyhine değiştirilmez ise yani mevcut yasal yapı değiştirilmezse, buhran devam edecektir. Hele hele, sendikaların bu davranışları dış ilişkilerimizi de rahatsız etmiştir, ama Sanayi Odaları Birliği olarak daha ileri gitmiyoruz, zira biz demokratik özgürlüklere saygılıyızdır.

Bilim adına gerceklerin bu denli tahrif edilmesi ürkütücü. Açıkça sormak gerekir, asgari ücretlerde artış istemek dış ilişkilerimizi nasıl rahatsız eder? İşçinin seçeceği sendikanın hangisi olacağına karar verme hakkı kullanılacak olursa bu tüm ekonomiyi mi " rahatsız" eder, yoksa sadece sarı sendikalarla bütünleşen işverenleri mi ? Durum burada açıktır. İşçi ve emekçi kitleleri bilinçlendikçe, demokratik özgürlükleri vurguladıkça, siyasal iktidara ağırlığını koyma eğilimini belirttikçe, " zorunlu olmayan uzantı " olarak damgalanır faaliyetleri. Bu damga işçilerin bilinçlenmesi sürecine takılan yeni bir isimdir. Sorunun ana unsurunun ücrete bir lira ekleme olmadığı bilincine vardıkça emekçi kitlesi, sermaye sahipleri onları dış ilişkilerimizi rahatsız ediyorsunuz diye kınarlar. Oysa bilinçlenme sömürüye neyin niçin sebep olduğunun idrakine varmadır. Bu varış sömürünün engellenmesi için gerekli temel taşını oluşturur. Sömürünün olmadığı bir ekonomide üretim de verim de artar. Ekonomi güçlenir ve ülke ancak o zaman gerçek bir saygınlık kazanır.


Coşkun Ürünlü

Konya'nın Sesi Gazetesi                                                  
24.6.1976
2. Sayfa

 

Yorum Yaz | Makaleyi Yazdır