TBMM’NİN Gizli Celselerinde Mustafa Kemal

 TBMM'NİN GİZLİ CELSELERİNDE MUSTAFA KEMAL1(1)

                                                                                                                                Dr.Ali Nejat Ölçen

LAUSANNE (LOZAN) KONFERANSININ 94'NCÜ YILDÖNÜMÜNDE, "Lausanne bize Yutturuldu" diyen  sorumsuz, nankör ve de art niyetli kişilere  tarihsel Gerçeklerin Yanıtı: 

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin  27 Şubat 1338 (1922) günlü gizli celsesinde  Hariciye (Dışişleri) Bakanı İsmet Paşa'nın  konuşmasına değinmeden Lozan konferansının içeriğini anlamak olanak dışıdır. Ülkemizdeki  bugünün devlet adamları kadar cahil ve ard niyetli olanlara hangi ülke tanık oldu bilemiyoruz. Aslında Lausanne Konferansı'na ilişkin konuyu Büyük Millet Meclisine ilk kez taşıyan kişi Trabzon Mebusu  Hasan  Bey idi.  1 Ocak 1338  günlü gizli celsede, konferans tarihinde  bir gecikmenin olduğunu ve bunu sağlayan  İngiltere'nin Fransa ve İtalya'yı kendi düşünce biçimine dönüştürmeyi amaç aldığını belirterek konuşmasına başlamış ve şunları söylemişti:

Hasan Bey (Trabzon)-Hariciye Nazırı Lord Gurson, Konferansa gelip müzakereye devam edebilmek için evvel be evvel Türkiye sulh meselesinin hutudu esasiyesi üzerinde Fransa ve İtalya ile itilaf noktai nazarını (anlaşma noktalarını) temin etmek maksadını lüzumlu görmüş ve bunu istihsal etmezden (üretmeden) evvel sulh konferansına gelmemek arzusunu izhar etmiştir…Konferansın resmî küşadından sonra ilk celseleri sulh müzakeratının tarzı cereyanına, faaliyetin tarzı tertibine ve sair programına taalluk eden mesail (ilişkin sorun) idi. Başlıca mesail (sorunlar) üç kısma ayrıldı: Birinci mesaili arziye (arazi konusu), masaili maliye ve iktisadiye, hukukiye, diğeri   ecnebilerin memleketimizdeki vaziyetine müteallik akalliyetler (azınlıklar) mesalili ve hususatı  olmak üzere konferans üç kısma tefrik edildi.(ayrıldı) Mesaili Arziye komisyonunun Riyasetini (arazi komisyonun başkanlığını) Lord Gurson teruhte etmiş bulunuyordu. Mesaili maliye ve iktisadiye komisyonunun Riyasetini, Fransa dele-gelerinden Mösyö Parer isminde birisi deruhte etmişti. Akalliyetler  ve ecnebilerin   memleketimizdeki vaziyetleriyle İtalyan delegelerinden Mösyö Garoni'ye tevdi edildi. Garbi Trakya hudutları müzakere edildiği zaman bizim metalibemiz (isteklerimiz) Misak-ı Milliye'mizdeki esasata istinat ederek müdellel, şifahen, tahriren proje halinde muhtelif eşkal ile (sözlü ve yazılı olarak  çeşitli şekillerle birlikte) kendilerine  izah ettik. Şunu ifade etmek isterim ki, bugün konferansın neticei mesaisi hakkında önümüzde sureti katiye'de halledilmiş müsbet bir netice (sonuç) çıkarmak mümkün değildir.

Acaba Konferansa katılan grubumuzun Başkanı  İsmet Paşa Dışişleri Bakanı olarak  TBMM'nin  27.2.1922 günlü gizli celsesinde bu konuyu nasıl anlatmış ve İngiltere'nin cambazlığını nasıl dile getirmişti?

Ve tüm konuşmaları sabırla dinleyen Mustafa Kemal Paşa  konuşmasında olaya nasıl bakacak, zihninde  canlanan kararını nasıl açıklayacaktı?

Ege Denizinde 18 adamızı Yunan ordusunun ellerine teslim eden R.T.Erdoğan  şimdi acaba kendisinin yurtsever olduğunu ve mısak-ı millî sınırlarımıza sahip çıkmanın inanç ve dirayetini  gösterebilmekte midir ?

27.2.1922 günlü TBMM'nin gizli celsesinde İsmet Paşa şunları açıklayarak konuyu özetleyebilmişti: 


96 yıl önceki o konuşmasını acaba bugünün Adaletsiz ve Kalkınmasız AKP iktidarı duyabilmekte midir, bilemiyoruz:

Lozan Konferansına katılan grubumuzun başkanı İsmet Paşa,  27.2.1338 (1922) günlü gizli celsede  şu sözlerle konuşmasına başlamıştı:

Bir kaç kelimeyle Heyeti Celilenize tekrar arz etmek istiyorum. Bir defa mesaili arziye hudutları: Garp' te Meriç olacak.  Hudut, Şarkta Musul vilayetine  taal-luk eden hudut ve Cenup'ta  Fransızlarla  Suriye ile olacak hudut, bundan sonra mesaili maliye ve iktisadiye vardır. Mesaili maliye başlıca düyunu umumiyenin taksimi. (Yani Osmanlı dış borçlarının Türkiye Cumhuriyetine ne kadarının yansıyacağının hesabı.a.n.ö) Sonra mesaili iktisadiye vardı.Bizim idarei dahilî ve istiklâlî muhtelif namları (içişleri ve bağımsızlığımız hakkındaki istemlerimiz) altında zikrettiğimiz mesail vardı ki, umummiyet itibariyle kapitülasyon namıyla zikredilmekte; adlî, malî mesaile müteallik (adlî ve malî sorunla ait) bundan başka muahede de Boğazlar mukavelesi vardır.Gümrük ve ticaret mukavelesi vardır. Asıl muahedenin esasını teşkil eden mesaili arziye, mesaili maliye ve iktisadiye bunların her üçünü ayrı ayrı tetkik ettik, her üç esasta bize (verilen) sulh projesi şayanı kabul görülmemiştir. Mesaili arziyede konferansa başladığımız zamandan itibaren ve öteden beri bilâ tadil istihsalini arzu ettiğimiz mesaili kabul etmemişlerdir.(başından beri arazi sorununda istemlerimizi kabul etmemişlerdir) Mesaili maliye ve iktisadiyede de bizim esas olarak gösterdiğimiz bir takım maddeler vardır ki bunlar da verilmemiştir. Binaenaleyh muahede heyeti  umumiyesi itibariyle red olunmak lâzım gelir. Heyeti Vekile (Bakamlar Kurulu.a.n.ö)  böyle muhtelif esaslarda bizim ihtiyacımızı tatmin etmeyen bir muahedenamenin red olunmasıyla konferansın inkita edeceğini görmüştür ve bu inkita, muallâk sulh imkanını halen bertaraf eder ve hali harbi (savaş durumunu)   ikame  edebilir. Ondan sonra gerek dahilî memlekete ve gerekse haricî memlekete karşı hakiki bir surette sulh imkânı aramak için ittihaz olacak (kabul olunacak) bir hattı hareket var mıdır ve bir care varmıdır, bunu tetkik edelim. Muahede heyeti ret olunmuştur ve olun-
malıdır. Fakat, bunun husule getireceği inkıta ve harbe mahal vermeksizin, samimi bir arzu ile yeniden sulh imkânını bulmak  mutasavver midir (olasımı dır) ve böyle bir care var mıdır? Bunu tetkik ettik, böyle bir care aramak büyük mesailden , mesaili arziye, mesaili maliye ve iktisadiye diğer mesaili idareye kadar (inceledik). Bu mesailden hangilerinde düveli itilafiyeye müsait bir hattı hareket takip edebiliriz ve hangilerinde mesailin umumiyesi, yani şu bundan daha ziyade mühimdir ve saire tarzında tefrikin (ayırımın) bizim için müşkil olan noktaları vardır.  Gerçi hepsi bizim için mühimdir ve mühim olduğu içindir ki, senelerden beri bütün dünyaya karşı mücadele ederek israr etmişizdir, davamızı müdafaa etmişizdir.Süs olarak yapmadık.Samimi ve ciddî haklı bir surette müdafaa ettik.Elbette davamızın istihsali için ehemniyetli (önemli) ve esaslı (temel) olan noktalardır. Fakat bu muahedeyi…ederek…
mutabakatı tarafeyn ile husule gelecek bir senedi münhasıran bizim metalibimizi son haddine kadar  tahsil etmek azmiyle yaptığımız mücadele bu şekilde bir manzara göstermiştir.

İsmet Paşa bu açıklamalarının büyük bölümünü  Batı Emperyalizminin Konferanstaki İtilaf Devletlerinin temsilcilerine de aktarmış ve TBMM'nin  bir hafta önceki 21.2.1338 (1923) günlü gizli celsesinde de  açıklamıştı. Onlara şunları söylediğini görüyoruz:

Şimdi muahedeyi Ankara'ya götürmek, muhakkak inkita, muhakkak harb dedik. Niçin dediler? Çünkü çok ağırdır.Bilirsiniz ki bunun bir çok  mevaddı (maddeleri) üzerinde konuşulabilir dediler. Biz Ankara'ya böyle bir muahede ile gidersek ve buradaki mevadd  (konular)  üzerinde konuşulmak için vaz olunmuştur dersek buna kimse  inanmaz, dedik. Lâf götürülür mü? Binaenaleyh bu behemahal inkitadır ve behemehal harbdir dedik… O zaman müttefikler arasında bir manzara hasıl oldu. Aralarında verecekleri karar daha mevkii tatbika konmazdan mukaddem (karar vermezden once) sallandı.Fakat İngilizler tuttular, orada beyanname verdiler.Nasıl şeydir bu; muahedeyi imza etmeden neşrediyorsunuz ki muahedeyi verecekmişsiniz ama üzerinde tesiri kalmıyor dediler.Fransızlar bunu tekzip ettiler.Müttefikler daima hangi mesele bizim için diğer meseleden daha önemlidir ve nihayet hangi meselelerin diğerlerinden daha ziyade ehemmiyeti vardır? Bunu anlamaya  ehemmiyet veriyorlardı.

1923 yılında genç İsmet Paşa Batı Emperyalizminin sömürü mantığını bu konuşmasıyla özetlemekteydi. Tüm konuşmaları sabırla izleyen bir Devlet Adamı vardı.Bu Gazi Mustafa Kemal Paşa idi. Elbette söz alacak ve şunları söyleyecekti:

Mustafa Kemal Paşa (Ankara)-Malumu âlinizdir ki  makasıdı milliyemizi istihsal edebilmek için bir çok vasıtalarla teşebbüs edilmiştir. Üç buçuk dört sene zarfında;fakat bunların  hiç biri müntecii muvaf-fakıyet (başarılı sonuç) olamamıştır. Behemahal makasıdı milliyemizin (ulusal amacımızı) ıstihsali (sağlamak)  için kat'i bir muzafferiyete ihtiyaç vardır. Millet ve milletin öz evlatlarından mürekkep ordu o zaferi kat'iyi istihsal etti. O zaferin neticesi olmak üzere makasıdı milliyemizin istihsal edilmesi lazım gelirdi. Bu emniyetle heyeti murahhasımız vukubulan davet üzerine Lozan Konferansına gitti. Aylardan beri bütün mesail  mevzuu münakaşa oldu. En nihayet itilaf devletleri hey'eti murahhasamıza bütün müza-rekâtın, münakaşatın netayici olmak üzere  bazıları üzerinde görüşülmüş ve bazıları üzerinde görü-şülmemiş olan mevadı ihtiva eden bir kitap verdiler. Bu kitabın muhteviyatı, yani sulh projesi sulh şeraitini muhtevi proje diye koydukları eserin muhteviyetı (içeriği) heyeti murahhasımız tarafından kabule şayan olmayacak mahiyette idi. Asıl bu muhteviyatın gayri kabili kabul olmasını istilzam eden mesail muayyendir.Yani bir çok hal edilmiş mesaiki şayanı kabul görülebilecek nikat  (noktalar) mevcuttur. Bununla beraber heyeti umumiyesini kabul etmeye mani noktalar barizdir (açıktır). İşte heyeti murah-hasımız vukubulan talikten (oluşan kesintiden) istifade ederek, merkezi hükümete gelmiş ve vaziyeti hey'eti vekileye (Bakanlar Kuruluna) anlatarak yeniden bir talimat talep eylemiştir.

Yapılacak noktalar; Birisi Karaağaç'dan şimdilik sarfınazar etmek. İkincisi Musul vilayeti mes'elesinin hallini bir sene zarfında  İngilizlerle Türkiye'nin  karşı karşıya gelerek intaç etmesine talik  etmektir. (ertelemektir).  En mühim mesele bu olarak görünüyor… Buna muvafık etmez isek ne yapmaya mecburuz ...Musul'u vermemekte  israr edersek muharebeye dahil oluruz. Bineanaleyh Musul meselesini bir seneye kadar hal etmek üzere talik edip sulha geçmek ve muharebeyi kabul etmemek  mümkün müdür, kabil midir ve faidelimidir? Bu muhakemeyi suhuletle  yapabiliriz ve bunun için zannetmem ki vaziyeti askeriye hakkında vaziyeti hariçiye hakkında vaziyeti siyasiye hakkında fazla malumata arzı ihtiyaç edersiniz. Fakat lüzum üzre  müsbet ve menfi bir surette Musul meselesini  hal ederiz. Menfaatımız bunu  iktiza ediyor, diye buna karar verirseniz o zaman vaziyyet taayun eder (belirir)… Musul meselesinin hallini  muharebeye girmemek için talik etmek, ondan sarfı nazar etmek (vaz geçmek) demek değildir. Belki bunun istihsali için daha kuvvetli olabileceğimiz zamana intizardır. Fakat bugün Musul meselesini hal etmek istediğiniz vakit karşınıza yalnız İngiliz değil, Fransız, İtalyan, Japon ve bütün dünyanın düşmanları vardır….Musul meselesini hal edeceğiz Ordumuzu yürüteceğiz, alabiliriz. Fakat Musul'u almak kolaylıkla mümkündür.Alabiliriz. Fakat Musul' u aldığımızı müteakip muharebenin hemen  hitap bulacağınıza kaani olamayız.

AKP Genel Başkanı seçilen R.T.Erdoğan'a sormak gerekir, Suriye'ye girecek Şam'da Emeviye camiinde  Cuma namazını kılmaktan niye vazgeçti. Yine ona sormak gerekir, Yunan Başbakanı Aleksis Çipras'a sığınan bir kaç generalin geri verilmesini isterken acaba 18 adamızı nasıl işgal edebilirsin diye sorabildi mi?  Ege Denizinden kovulmakta olduğumuzun halâ ayırtında değil mi AKP iktidarı ve o iktidarının başındakiler. Lozan bize yutturuldu dediklerinde  nasıl yutturulduğunu açıklayabildiler mi? İktidara gelen kişiler kendi yakın tarihini ters yüz ederek  nankörlüğe soyunurlarsa kendi-leri, o tarihin çukuruna yuvarlandıkları zaman ülkemiz üzüntü duyar mı sanıyorsunuz?

T.B.M.M'nin 4 Mart 1923 günlü gizli celsesinde Biga Mebusu Mehmet Efendi'nin  sorusuüzerine Lozan Komisyonu Heyetimizin Başkanı İsmet Paşa'nın nasıl yanıt verdiğini Ege Denizinde 18 adamızı Yunan ordusuna kapıran AKP iktidarının sorumsuz sorum-luları işitmeli ve utanç duymalıdırlar.  Şöyle söylemişti İsmet Paşa:

Efendim Limni, Midilli, Sakız ve Susam gibi adaların Yunan tasarrufundan hariç olarak, gayri askeri ve muhtar olmalarını iddia ettik. Esasen bizim mevzuu bahis ettiğimiz zemin  bu idi. Fakat nihayet bunların gayri askerî olmalarına iktifaya mecbur kaldık. Bu adaları  istihsal için Meclisi âli'nin kararı ve ne de, milletin arzusu ve ne de bana verilmiş bir talimat vardı. Bunu orada görür görmez gayrı askeri tedbirini bir faideyi munzama olarak istihsal  ettim (ek bir yarar olarak sağladım).

AKP iktidarının sorumsuz sorumluları. 95  yıl önceki İsmet Paşa'nın devlet adamlığına acaba bir parça olsun yaklaşabildiniz mi?

İzmir'de  17 Şubat 1923 günlü  İktisat Kongresi'nin
açılış konuşmasında vurguladığı gibi, Mustafa Kemal'in Lozan Konferansı'nda Batı Emperyalizminin  oyun-bazlığına nasıl ve hangi kavramlarla kaşı çıkıyor, buna değinmemiz  gerekiyor. İsmet Paşa Lozan Konferansının  kesilmesi nedeniyle Türkiye'ye dönmüş ve konuyu Mustafa Kemal Paşa'ya anlatmış olmalıydı.  17 Şubat 1923 günlü  İzmir İktisat Kongeresinin açılış konuşma-sında Mustafa Kemal Paşa, şunları belirtmeye gerek-sinim duymuştu:
Memleketimizi artık esir ülkesi yaptırmayız. Nazar-ı dikkatinizi celbetmiş olan konferansın son müzekeratı bu nokta ile alakadardır.Lozan konferansının talike uğraması aynı mesele ve noktadan münbaistir.Ordularımız en büyük bir zaferi ihraz etmişler ve meşy-i muzaf-ferranesini (zaferlerle yürüyüşünü durduracak) tevkif edecek hiç bir mania mevcut değildi.Böyle bir zamanda İtilaf Devletleri hukuk-i tabiiye ve meşruamızı müzakerat ile tasdik edeceklerini, müzakeratla halledeceklerini söylediler ve bizi konferansa davet ettiler.
Millet, Meclis ve hükümetimiz samimi olarak sulh taraftarı bulunduğu için muzaffer ordularımızı durdurarak, heyet-i murahhasamızı Lozan'a gönderdik,aylardan beri müzakerat, münakaşat devam etti. Muhatablarımız hukukumuzu tasdik etmiş olmadı. Konferanstaki muha-tablarımız bizimle üç dört senelik değil, üçyüz, dörtyüz senelik hesabatı rü'yet ediyorlar ve hala muhatablarımız Osmanlı Devleti'nin tarihe karıştığını ve bugün yeni Türkiye'nin mevcudiyetini, bunu kuran milletin çok azimkar, imanlı ve celadetli olduğunu, istiklal-i tammı ve hakimiyet-i milliyesinden zerre kadar fedakârlık yapamayacağını hala anlayamamışlardır. Bu yüzden İtilaf Devletleri düçar-ı tereddüt oldu. İstedikleri kadar tereddüt edebilirler. Bu millet artık kararını vermiştir.Bu millet için tereddüt devirleri çoktan geçmiştir. (Pek sürekli ve pek şedid alkışlar) Devletlerin hey'et-i murahhasımıza verdikleri son proje bittabi şayan-ı kabul görülmedi. Ve diğer murahhaslar gibi bizimkiler de vaziyeti hükümet ve icab ederlerse, meclise izah etmek üzere memlekete avdet ediyorlar.Tabii istizahat (açıklama) olacaktır. Nihayet bütün cihan bilsin ki, bu millet istiklal-i tammının temin edildiğini görmedikçe yürümeğe başladığı yoldan bir an tevakkuf etmeyecektir. (Alkışlar) Biz kimseden fazla birşey istemiyoruz, her medeni milletin malik olduğu şeylerden mahrum edilmemeliyiz.Haklarımız tabii meşrudur, bize lazımdır. Ne kadar haklı isek bunu müdafaa için de memleket ve milletimizin kabiliyet ve kudreti de o kadardır.(Alkışlar) Efendiler;görülüyor ki, bu kadar kat'i ve yüksek bir zafer-i askeriden sonra dahi bizi sulha kavuşmaktan men'eden esbab doğrudan doğruya esbab-ı iktisadiyedir, mülahazat-ı iktisadiyedir. Çünkü bu devlet, bu millet hakimiyet-i iktisadiyesini temin ederse, o kadar kuvvetli temel üzerinde yerleşmiş ve teali etmeğe başlamış olacaktır ve artık bunu yerinden kımıldatmak mümkün olamayacaktır. İşte düşmanlarımızın, hakiki düşmanlarımızın muvafakat, bir türlü rıza göstermedikleri budur.

Mustafa Kemal Paşa'nın bu konuşması Lozan Kon-feransının yeniden çalışmasını ve Türkiye'mizin  ulusal egemenliğinin ve misak-ı milli sınırlarının korunabil-mesini sağlamıştır. Yeni Türkiye Devletinin yalnız ulu-sal eğemenliğini değil, onurunu da korumanın temel-lerini Batı Emperyalizmine kabul ettirmişti Mustafa Kemal.

Mustafa Kemal'in bu denli gerçekçi ve gerekli yanıtının sonlarına doğru bir gerçeği daha dile getirmiş ve  bugün ülkemizdeki tüm siyasal partilere ders olması gereken şu betimlemeyi yapmıştı:

Yeni devletimizin, yeni hükümetimizin bütün program çalışma esasları, ekonomi programından çıkacaktır.

Şimdi soruyorum AKP İktidarının alt üst ettiği ekonomiyi esenliğe ulaştıracak hangi siyasal partinin  İktisat Programı mevcut?
(1) Dr. Ali Nejat Ölçen , Türkiye Sorunları, Ankara, Ağustos 2017, sayı 117. (      
Dr. Ali Nejat Ölçen'in ilginç bir çalışmasını Web sayfama eklemiş bulunuyorum. Sayın Dr. Ölçen bu çalışmasında  Cumhurbaşkanımızın  "Lozan'ı bize zafer diye yutturmaya çalıştılar" görüşünü (http://www.yenicaggazetesi.com.tr/erdogan-sevri-gosterip-lozana-ikna-ettiler-zafer-bu-mu-147116h.htm   ) TBMM'nin konuyla ilgili tarihi bir gizli toplantısını ele alarak değerlendirmiştir. )

 

Yorum Yaz | Makaleyi Yazdır