Aklın İmparatoriçesi: Theodora

AKLIN İMPARATORİÇESİ: THEODORA
 

Radi Dikici Bizans üzerindeki çalışmalarına  edebiyat dünyamıza yeni bir kitap ekleyerek devam ediyor.. Bu son kitabının özelliği Bizans İmparatoriçesi Theodora’nın hayat hikayesini roman tarzında kaleme almış olması. Daha da önemlisi bu yaşam hikayesinin temelini ve çatısını tarihi bilgi ve belgelere dayandırmış olması.


Özellikle roman şeklinde yazılmış olması,çoğunlukla uygulanan tarihi bilgi ve belgelerinin kuru anlatımı yerine, roman kahramanlarının gerçek yaşamlarındaki duygularını ve insancıl yönlerini okuyucuya aktarmış bulunması dikkat çekiyor.
 
Dikici’nin  oldukça sürükleyici ifade tarzı ile Theodora’nın yaşadıklarını okuyucunun sanal dünyasında yaşatarak İmparatoriçenin yanındaymış gibi okuyucuya Bizans sokaklarında dolaşıyormuş hissini vermekte oluşudur.Bir bakıma okuyucu Theodora ile birlikte adım adım Bizans’ın insanlarıyla, arkadaşlarıyla onların yaşadığı mekanlarda birlikte gezmektedir.
 
Dikici, Theodora’nın hayat hikayesini bize intikal ettirirken o dönemin tarihi olaylarında okuyucunun iç dünyasına sızmakta örneğin Nika İsyanı sırasında devletin parçalanmasına sebep olabilecek olayları ya da onbinlerce  kişinin ölümüne neden olan salgın hastalığı anlatırken okuyucuyu dehşet anları içinde yaşatmaktadır.
 
Hele Theodora'nın kişiliğinin yüceliğinin sırlarını açarken  Bizans sarayında İmparatoriçe tacını takmasının temel gizemini deşifre etmesi yazarın katkısı olarak  görünür hale geliyor. Yazara göre imparatoriçe tacının altında var olan gerçek, Theodora’nın dayandığı temelin akıl olduğu gerçeği oluyor.
 
Romanın her sayfasında Theodora'nın başarısının özünde  akıl dışında hiçbir ögeye rastlanılmadığının saptanması oluyor. Bu gerçek, okuyucu tarafından ilk adımda tam anlamıyla  algılanmasa bile sonunda tacın altındaki kişiliğinin temelini oluşturan aklın nasıl esas alındığı bakımından Theodora'ya sadece hayranlık yaratmaktadır.
 
Roman, insanlık tarihinde bir devleti yönetmede aklın esas alınması durumunda var olan sistemi yıkıp yeni bir sistemin nasıl yaratılabileceğini gösteriyor.
 
Dikici, İmparator Jüstinyen’in Hıristiyanlığın bir mezhebinden, İmparatoriçe Theodora'nın da başka bir mezhepten olmasının devlet yönetmekte esas alınmamasının nasıl verimli sonuçlar doğurabileceğinin güzel tarihi örneğini takdim etmekte. Bizans o dönemde din doğmalarına bağlı kalmamıştır. Roma hukukunu (corpus juris civilis) oluşturan hukukçuların başkanlığını din açısından irdelememiş  ve bu görevi aklın bir gereği olarak zamanın en büyük hukukçusu olan ve tarihi kayıtlardan bilindiği üzere çok tanrılı bir dine inanan Pagan Tribonian’ı tercih ederek ona teslim etmiştir. Romanda dinsel inançların devlet yönetiminde geri plana atılmasının en önemli göstergesi olan bu tercih, Yunan Felsefesindeki “doğaya uyma” gibi “üniversel rasyonelliği”n temel alındığının adeta belgesi olmaktadır.
 
Dikici, kitabında 527 yılında İmparatoriçe tacını giydiğinden itibaren Theodora’nın devlet yönetimindeki cesareti, kararlılığı ve bunlardan daha çok aklı esas aldığının çeşitli örneklerini vermektedir. 532 yılında Naki İsyanı hemen hemen devleti yıkmış iken Theodora’nın olaya cesaretle müdahale etmesi devleti felaketten kurtarmıştır. İmparatoriçe Theodora, İmparator Jüstinyen’le birlikte 21 yıllık süre boyunca idarede, diplomaside, kilise faaliyetlerinde etkisini devam ettirmiştir.
 
Özellikle İmparator Jüstinyen’in Roma Hukukunun kodifikasyonunu sağlarken Theodora’nın kadın hakları konusunda yaptığı olağanüstü katkılar açıkça görülmektedir.Bu hakların bir çoğu ülkemizde olduğu gibi günümüzdeki bütün Batı hukuk sisteminde hala geçerlidir.
 
Roma hukukunun gelişmesi ve günümüze kadar etkinlikte kalmasının nedeni aklın esas alınmasıdır. Theodora’nın devlet yönetimindeki katkısı,  Jüstinyen’in 38 yıllık saltanatının Bizans’ın sonraki dönemleri için de en parlak dönemler olmasını sağlamıştır.Bu kitabın tarihsel belge ve bilgilere dayanarak Türkiye’deki bir çok yöneticiye yönetim dersi vereceğine inanıyorum. Bu roman dini doğmalar ve ilahi irşat ile değil, dindar kalınarak da dinci bir yönetim sürmeksizin halkın aydınlığa çıkarılabileceğini göstermektedir.
 
Yılmaz Karakoyunlu’nun(1) dediği gibi; “Bu romanda etkin yönetim becerisini ortaya çıkaran üstün nitelikli  kadın karakterini okuyacaksınız… Bu günün siyasetinde bile ders alınacak etkinlik ve canlılıkla…

COŞKUN ÜRÜNLÜ
02.06.2009

-------------------------------------------------
 
(1) Yılmaz Karakoyunlu, "Bir İstanbullu:Theodora" Haber Türk/Ege, 1 haziran 2009
 

 

 

 

 

 

Yorum Yaz | Makaleyi Yazdır