16 Nisan 2017 Referandumu Hakkında Görüşler

16 NİSAN 2017 REFERANDUMU HAKKINDA GÖRÜŞLER

 

Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.

Hz. Ali

 

Cumhuriyetimizin kurulduğu andan günümüze kadar ülkemiz Parlamenter sisteme göre yönetilmektedir. Önümüzdeki referandumda AKP ve onun önderi Recep Tayyip Erdoğan’ın "EVET" oylarıyla seçmenden istedikleri “Cumhurbaşkanlığı” yerine “Başkanlık” sisteminin getirilmesidir.

Bu referandum süreci  aslında bir tek kelimenin “CUMHUR” kelimesinin çıkarılmasıdır. Ama bu olayın arka planında yatan ana mihenk taşı olan cumhur’un yok edildiği görülmektedir. Cumhur kelimesi sözlüklere göre toplum, halk, cemaat demektir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı halkın (toplumun) iradesiyle ülkeyi yöneten halkın başkanı anlamını taşır. Ülkenin yalnızca başkanın iradesine göre yönetilmesini isteyenler bu bağlamdan cumhur kelimesini nasıl çıkarıyorlarsa halkı da yönetimden öyle çıkarmak istiyorlardır; çünkü başkanlık sisteminde halkın iradesi mevcut değildir ve halkın oluşturduğu meclise verilen yetkilerin hemen hemen hepsi başkana devredilecektir. Örneğin Hükûmet üyelerini Başkan seçer ama bu üyeler Başkan tarafından azledilebilirler.  Yani bir tür makam sahibini örneğin Dış İşleri Bakanını azlederse o kişi bir sekreter gibi makamından ayrılır zira ABD de olduğu gibi Bakanlar  yerleri Sekreter hüviyetindedirler. Yani meclisten ya da Meclis dışından seçilirler ama hepsi Başkan'a bağlıdırlar ve Başkan onları işlerinden çıkarabilirler ve tabiiki  yani azledebilirler.

 

Başkanlık sisteminde arka planda yatan diğer amaçlar arasında anayasa değişikliği hilafetin getirilmesi ve rejimin değiştirilip “laiklik” yerine “teokrasi” ile yönetilen bir devlet haline getirilmesi ya da İslam devletleri birleştirilerek büyük bir  Yeni Osmanlı devletinin kurulması olabilir.

 

XXX

 

Halk'a hiçbir ayrıntı olgu söylenmiyor . Zaten  halk da bütün olguları kabul etmiş durumda. Bunun nedenleri arasında en belirgin unsur  eğitim düzeyinin bilerek ve istenerek düşük hale getirilmesidir. Yıllardır verilen kararlarla düşünemeyen, sebep-sonuç ilişkisi kuramayan insanlar yetiştirilip, daha önce bunları yapabilenlerin bile yetenekleri  ve idrak becerilerinin dahi köreltilmesi olayında Feto'cuların varlığının neredeyse alkışlandığı dönemler içinde mali durumu olan vatandaşların kendi çocuklarını yurt dışına gönderdikleri unutulmuştur.

 

Bu durumun sonucunda EVETci seçmenlerin kendi amaçlarına uygun  ve hatta  seçim sandıkları için de mükemmel bir ortam hazırlanmıştır. Ama ülkemizin Menderes dönemiyle başlayan ve günümüzde gökyüzüne uzanan  örneğin AKP TBMM Başkanlık makamından Hilafeti geri getirelim sesleri yükselirken ve Rabia işareti 2017 tarihinde tekrar havaya kaldırılıyorsa seçmenlerin bu referandumda vereceği oyların ülkenin geleceğinde neler doğurabileceğini öngörememesi oluşturulan bu ortamın sonucudur.

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak’a yaptığı konuşmanın şu satırları günümüzü ve bizlere düşen görevi açıkça anlatmaktadır:

 

“Hep biliyoruz ki, memleketimizin başına gelen felaketlerin çoğu şahsi idareden gelmiştir. Bu kadar geri kalmamızın başlıca amillerinden biri budur. Biz öteden beri, böyle bir idareyi bertaraf etmek için mücadele ettik.”

 

XXX

 

2012 yılında neşrettiğim “Nereden Nereye” adlı kitabımda bulunan   Coşkun ÜRÜNLÜ, “Nereden Nereye”, Cinius Yayınları, İstanbul, Haziran 2012, syf.247 de    ve http://www.urunlu.com.tr/149-tarihsel-acidan-2015-milletvekili-seciminin-sonuclari-hakkinda-bir-yorum  adlı makalemde tarihimizde hiçbir şeyin değişmediğini, şimdi aynı şeyleri tekrar ve tekrar yaşadığımızı göreceğimize inanıyorum.

 

Coşkun Ürünlü

03.03.2017

 

 

Yorum Yaz | Makaleyi Yazdır