Süleyman Demirel Döneminde Muhafaza Edilen ''Laik Devlet'' ve ''Karma Ekonomi''

SÜLEYMAN DEMİREL DÖNEMİNDE MUHAFAZA EDİLEN “LAİK DEVLET” VE “KARMA EKONOMİ”

 

 

Lâiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti de demektir.

Mustafa Kemal Atatürk

 

Demirel ve Erdoğan dönemlerinde gözler önüne serilen farklılık iki temel noktada belirmektedir. Bu zıt unsurlar hem 1-temel kavramlar hem de 2- ülkenin geleceği için öngördükleri hedefler açısından farklıdırlar.

 

Demirel dönemindeki toplumu oluşturan bireylerin yaşamlarının yönlendirilmesini Osmanlı İmparatorluğunun dünya tarihinden silinmesinden sonra Kemalist Cumhuriyetin tesis ettiği çağdaş sosyo-ekonomik yapı ile devam ettirilmiştir. Bu yaklaşım “Batı Rönesans” ını yaşamamış  feodal /yarı feodal üretim biçimde yaşayan köylülük yapısındaki toplumun Çağdaş toplum yapısına dönüştürülmesi için uygulanan inkılapların (devrimlerin) zamana yayılması sağlanmıştır. Diğer bir deyişle devrimci hiçbir ilke değiştirilmemiştir.

 

“Demirel Dönemi”nin başlama anından itibaren dönem bitene kadar ekonominin temel yapısı olan Karma Ekonomi Sistemi devam ettirilmiş ve cari Hukuk Düzeni de Batı uygarlığından devralınan yapısı korunmuştur.

 

Kısaca Süleyman Demirel döneminde Kemalizm’in temel ilkeleri olan Devlet Kapitalizm (Karma Ekonomi) sistemi ile sosyo-kültürel yaşamda “Laiklik” ilkesi muhafaza edilmiştir. 

 

XXX

 

Bahsettiğimiz Demirel ve Erdoğan  dönemlerindeki iki farklılıktan birincisi Demirel’in Türkiye Cumhuriyetinde cari olan siyasetteki temel üst yapının muhafazası esas alınmış iken Erdoğan döneminde Başkanlık sistemini kurarak bu üst yapıyı değiştirme hedefinin temel alındığı görülmektedir.

 

Halkın karşısında miting kürsüsünden Rabia işaretini  kullanmak  ve hatta elinde tuttuğu Kutsal kitabımızı havaya kaldırarak Başkanlık sistemini kurarak  “tek hakim-i mutlak” seçilmek için oy istemesi gerçekten mevcut cumhuriyet düzenini Osmanlı sistemine dönüştürmeyi hedef aldığını gösterir.

 

Türkiye’de Demirel’in ya da Türkiye Cumhuriyetinin  bir ortak üyesinin örneğin ABD Cumhurbaşkanı Obama’nın veya Almanya Başbakanın Merkel’in  elinde onların kutsal kitabını kullanarak oy  istemesi düşünülmesi bile abeslikle malul olan bir hayaldir.

Kısaca şunu özetleyebiliriz. Demirel dönemi Cumhuriyet rejiminin temel ilkesini muhafaza eden  bir dönemdir.

XXX

 

Yukarda bahsettiğimiz iki temel noktanın ikincisi olan Cumhuriyetimizin  ekonomi sisteminin  yapısı ve ilkeleri açısından da Demirel ve Erdoğan  dönemlerinin ele alınmasının gerekliliği gündemimizde olan bir olgudur.

 

Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasını  23 Nisan 1920 olarak kabul edersek bu tarihten itibaren geçen yüz yıla yakın dönemde Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Süleyman Demirel dönemlerinde ülkemizin Ekonomik Sistemi olarak ne Kumanda Ekonomisi ne de Kapitalist Ekonomi sistemleri uygulanmamıştır. Onun yerine Devlet Kapitalizmi- Devletçilik-Karma Ekonomi etiketleriyle adlandırılan tek bir ekonomik sistem uygulanmıştır.

 

Bu sistem 1921 yılında Rusya’da Lenin’in NEP döneminde, 1929 yılında ABD de Roosevelt’in New Deal döneminde, 1930 yılında Anayasamıza Devletçilik ilkesisi temel ilke olarak yer almış ve İsmet İnönü döneminin sonuna kadar da uygulanmıştır. Günümüzde de  Aralık 2013 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti de bu sistemi "Devlet Kapitalizmi" adı altında yürürlüğe koymuştur.

 

XXX

 

Diğer bir ifadeyle Cumhuriyet tarihimizde Karma Ekonomi sistemi yerine özü  laissez- faire, laissez-passer  anlayışına dayanan  Kapitalist sistemin uygulanmış olduğu dönemler Menderes ile R.T.Erdoğan dönemleri olmuştur. Erdoğan döneminde uygulanmaya başlatılan Kapitalist sistemin temelinde Dünya tarihinde teorik yapısı dahi  olmayan Halk Sektörü ve Köy-Kent gibi hayali kavramların uygulamalarının çökmesi sonucunda Bülent Ecevit’in Kemal Derviş’i Türkiye’ye davet etmesi yatar. Ecevit'in Kemal Derviş kanalıyla Kapitalist yapılandırmayı sahneye koyması  Erdoğan döneminin  dayanağı olan Kapitalist sistemin temel taşlarını oluşturmuştur.

                                             

 

Erdoğan bu taban üzerine kapitalist sistemi kolaylıkla tesis etmiş ve 1920’li yıllardan beri Kamu mülkiyetinde olan tüm ekonomik birimler yurtiçi ya da yurtdışı kapitalist oligarkların sahipliğine dönüştürülerek Türkiye'nin Karma Ekonomi Sisteminin yıkılmasına aracılık etmiştir.

 

XXX

 

 

Devlet Kapitalizm sistemine dönüş İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ile başarılmış ve “Sistem”in ismi çağdaş terminolojiye uygun olarak Karma Ekonomi (Mixed Economy) etiketi ile uygulanmıştır.(1)

 

Süleyman Demirel döneminde ve Çin Halk Cumhuriyetinin 2014 yılında Stalin’in olmayan ama “Sosyalist Sistem” dediği “Kumanda Ekonomisi” sisteminin terk edilerek “Devlet Kapitalizmi” sistemine dönmüş olması Karma Ekonomi’nin Dünya tarihinde hak ettiği zemine oturtulmuş olmasıdır. İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilip onaylanması ile Ülkemizde çağdaş “ekonomik sistem” anlayışına tekrar dönülmüştür. 

 

Demirel’in de Kemalist ekonomik sistemi yürütmesi, onun da Atatürk’ün, Roosevelt’in, Lenin’in uygulamalarındaki kademelerin bilimsel sonuçlarını tarih nezdinde gözler önüne alınması gereken bir devlet adamı etiketine sahip olduğunu gösterir.

  

Kısaca merhum Demirel içinden çıkmış olduğu toplumun muhafazakar hassasiyetini taşıyarak alt yapıda “Karma Ekonomi” prensiplerinin hiçbir zaman dışına çıkmamıştır. Oysa bugünkü AKP dönemi uygulamaları itibariyle alt yapıyı tamamen vahşi kapitalizmin tahribatına bırakırken aynı zamanda üst yapıda da laik cumhuriyet sistemi kurumlarının topyekün bertarafına dönük bir üst yapı değiştirme politikasını uygulamaktadır.

Demirel’in ilan ettiği “Karma Ekonomi” sisteminin kuralları ve amaçları İkinci Beş Yıllık kalkınma Planı dökümanında kendisi tarafından “Karma Ekonomi” adıyla yürürlüğe konulmuştur.

XXX

 

 

Yürürlüğe konulan bu sistemin öz yapısı ve amaçları aşağıda belirtilmiştir. (Kalkınma Planı, İkinci Beş Yıl, Ankara Kasım 1967):

 

ÖNSÖZ

1961 Anayasasının kalkınmayı plana bağlamış olması neticesi, hazırlanmış olan Birinci Beş Yıllık Plan; 1967 yılı sonunda hitama ermiş bulunuyor.

“1968 – 1972” yılları arasındaki topyekün kalkınmamızın ana çerçevesini çizen İkinci Beş Yıllık Plan, uzun çalışmalar sonunda hazırlanmış ve meclislerimizin çok titiz ve değerli tetkikinden geçerek kabul edilmiş bulunmaktadır.

İkinci Beş Yıllık Plan devresi, memleketimiz için çok önemli ve hayati bir mahiyet taşır. Zira bu devrede ekonomimiz bir taraftan bünyevi değişikliklere maruz kalacak; diğer taraftan da dış kaynaklara olan bağlılık derecesi gittikçe azalacaktır.

İkinci Beş Yıllık Planın memleketimizin gerçeklerine, milletimizin arzu ve ihtiyaçlarına azami derecede uygun olmasına büyük itina gösterilmiştir. Zira inancımız odur ki, memleketin gerçeklerini ve milletin arzu ve temayülünü göz önünde tutmayan bir plan hayatiyetten mahrumdur.

Her türlü kalkınma çabasının hedefi, insanı memnun ve mesut etmektir. Bu güzel ve büyük bir hedeftir. Erişilmesi kolay olmayan bir hedeftir.

Bizim siyasi felsefemizin temelinde mamur ve müreffeh Türkiye’yi yaratma amacı vardır. Kalkınma planımızın temel hedefini Türk vatandaşının mesut ve müreffeh hale gelmesi, yüzünün gülmesi teşkil eder. Bu amaca erişebilmek için evvela inanç sahibi olmak lazımdır. Biz herhangi bir müşkülden yılmadan ve herhangi bir engel karşısında tereddüde düşmeden mamur ve müreffeh Türkiye hedefine ulaşacağımız hususunda tam inanç içerisindeyiz.

İkinci beş Yıllık Planın hazırlanması dolayısıyla yapılan hesaplar bu inancımızı teyit etmiştir.

Karma ekonomi düzeni içinde, Türk vatandaşının yaratıcı gücünden azami derecede istifade ederek ve devletin bütün imkanlarını harekete geçirerek; istikrarlı, devamlı, hızlı ve dengeli bir kalkınma potansiyelinin milletimizde ve memleketimizde mevcut olduğuna inanmaktayız.

Böylece daha çok vatandaşa iş imkanlarının açılabilmesi, vatandaşlarımızın gelirlerinin ve satınalma güçlerinin artması ve sosyal adaleti gerçekleştirici çeşitli tedbirlerle, topyekün milletimizin daha ileri bir yaşama seviyesine erişmesi mümkün olacaktır.

Önümüzdeki beş yıl zarfında memleketimizin kaynaklarının hangi istikametlere tevcih edileceği, bu planla tespit edilmiş oluyor.

İktisadi, sosyal ve kültürel meselelerimizin tümünü içine alan İkinci Beş Yıllık Plan, modern Türk devletinin anayasamızla ve kanunlarımızla tayin edilmiş olan vecibelerini, itina ile göz önünde tutmuştur. Bu cümleden olarak İkinci Beş Yıllık Plan bir taraftan hür ve demokratik sistemin icabı olarak kamu sektörü için emredici, diğer taraftan özel sektör için yol gösterici niteliktedir.

İkinci Beş Yıllık Planla Türkiye’nin bütün meselelerinin hallolacağı iddia olunamaz. Ama huzur ve sükun içinde çalışıldığı takdirde bir millet ömründe uzun sayılamayacak bir devrede öğünülecek bir başarıya ulaşmamamız mümkündür. Çünkü hür ve demokratik sistemin kalkınma için en müsait bir ortamı temsil ettiğine olan inancımız tamdır. Kalkınma için hürriyetlerden sarfınazar lüzumsuzdur.

İkinci Beş Yıllık Plan devresinde milli gelirimiz her yıl %7 artacak ve fert başına düşen gelir 2600 liradan 3200 liraya yükselecektir.

Gelecekte daha yüksek bir refah seviyesine kavuşmak için gerekli yatırımların yapılmasının bir mecburiyet olduğu göz önünde bulundurulursa, nüfusu yılda %2,6 gibi yüksek bir oranla artan memleketimizde fert başına daha yukarı bir gelir artışı sağlayamamanın nedeni ortaya çıkar.

İkinci Beş Yıllık Plan, Türkiye’yi ham madde satıp, mamul madde ala iptidai bir ekonomik bünyeden; mamul madde yapıp, mamul madde satan sanayileşmiş bir bünyeye götürme istikametinde mühim bir adımdır.

Böylece sanayimizin GSMH içindeki payı %25,5 den 30,7 ye yükselmektedir.

Bunu sağlamak tarımla meşgul olan nüfus oranını azaltmakla mümkündür.

Bu sebeple bir taraftan sanayileşmeye giderken, diğer taraftan tarımda modern teknolojinin bütün imkanlarından faydalanarak daha çok gelir sağlama imkanları İkinci Beş Yıllık Planda derpiş edilmiştir. Keza bu dönemde sanayileşmenin ayrılmaz cüz’ünü teşkil eden enerji ve münakale ekonomisine mühim meblağlar yatırılacaktır.

Böylece tarım dışında bir buçuk milyon ve bütün sektörlerde iki milyon üç yüz bin vatandaşa yeniden iş imkanları sağlayacaktır.

Madencilik ve turizm sahaları kalkınmamızın değerli kaynaklarını teşkil etmektedir. İkinci Beş Yıllık Plan devresi sonucunda ilkokul yaşına gelmiş bütün çocuklarımız ilkokul imkanına kavuşmuş olacaktır. Yeniden bir çok eğitim müessesesine kavuşulacaktır.

Sağlık hizmetlerimiz halkımıza çok daha geniş çapta ulaştırılmış olacaktır.

Bu dönemde modern teknolojinin bütün imkanlarından, diğer memleketlerin tecrübelerinden ve bilgilerinden, velhasıl Türkiye’nin bir an evvel kalkınabilmesi için her türlü imkandan faydalanacağız. Kaynaklarımızı en iyi şekilde kullanarak erişmek istediğimiz hedeflere bir an evvel varabilmeyi sağlamış olacağız.

Büyük milletimizin sahip olduğu yüksek haslet ve meziyetler, çalışma azmi, hukuk ve nizam sevgisi, hak duygusu, teşebbüs gücü, medeni cesareti kalkınmamızın en değerli kaynağıdır.

Milletimizin muasır medeniyet seviyesine, hür, adaletli ve demokratik bir düzen içinde erişme kararlılığı ayrıca bu gücü bir kat daha kuvvetlendirmektir.

İkinci Beş Yıllık Plan devresi sonunda Cumhuriyetimiz 50’nci yılını idrak edecektir. Cumhuriyetin 50’nci yılına parlak bir tablo ile çıkmaya mecburuz, bu mümkündür. Bunun için İkinci Beş Yıllık Planın başarıya ulaşması lazımdır. Milletçe birlik ve beraberlik içinde çalıştığımız takdirde başarıdan emin olabiliriz.

Devlet idaresinde vazife almış olsun olmasın her Türk vatandaşına bu mevzuda büyük mesuliyetler tereddüp etmektedir.

Şuurlu, bilgili ve disiplinli bir çalışma, kalkınmanın temel lazımesidir.

İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planını başarıya ulaştırmakta herkesin kendisine düşen görevi yapacağından eminim.

İkinci Beş Yıllık Planın memleketimize ve milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diler, refah ve saadet getirmesini Cenabı Haktan niyaz ederim.

 

Süleyman Demirel                                                                                                                                         (İmza)

 

 

 

1968 – 1972 DÖNEMİNDE TÜRK EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

(DPT İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Sh. 99-102)

 

9. İKİNCİ BEŞ YILLIK KALKINMA PLANININ TEMEL POLİTİKALARI:

Planda öngörülen temel hedef ve amaçlara ulaşabilmek için yeterli ve elverişli politikaların kullanılması zorunludur. Plan hedefve amaçlarınının gerçekleşmesi, bu araçların seçiminde, geliştirilmesine ve uygulanmasında gösterilen dikkat ve titizliğe bağlıdır.

Plan dönemi içinde izlenecek politikalar ekonominin gösterdiği niteliklere göre seçilecek ve belirtilen temel ilkelere uygun olacaktır. Tespit edilecek politika tedbirlerinin gerçekçi, uygulanabilir olması aranan nitelikler olmakla beraber istenen sonuca götürücü güçte ve seviyede uygulanması da gereklidir. Politikaların izlenmesinde ve tedbirlerin seçiminde  Planın temel hedef ve amaçları göz önünde tutulacak, çelişmeler yaratabilecek politikaların kullanılmasından sakınılacaktır. Aynı şekilde kullanılabilir olmakla beraber yan etkileri küçük olan yan etkiler büyük olana ve kısa sürede sonuç doğuranlar, uzun vadelilere tercih edilecektir. Etkisi farksız ise uygulanması dolambaçlı usullere bağlı araç yerine kolayca uygulanabilir olanı seçilecektir.

Bölümün aşağıda gelen kesimlerinde genel ilkeleri gösterilen politikalar ve politika araçları ekonominin gelişmesine ve içinde bulunulan şartlara bağlı olarak esneklik içinde uygulanacak; gerekirse yıllık programlarla yeni politikaların uygulanması da öngörülecektir.

10. KARMA EKONOMİ POLİTİKASI

a. İLKELER:

(1) Karma ekonomi düzeninin amacı kaynakların ekonomik ve sosyal faliyet dalları arasında daha iyi dağılımını sağlayacak bir ortam yaratmak suretiyle ülkenin bütün kaynak ve imkanlarını seferber ederek ekonomik kalkınmayı hızlandırmak olacaktır.

(2) Karma ekonomi düzeni Türk toplumunun daha yüksek bir refah seviyesine erişmesinde adil ve dengeli bir gelişme sağlamanın aracı olarak kullanılacaktır.

(3) İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı kamu sektörü içn emredici, özel sektör için yol gösterici ve destekleyici, fertlerin teşebbüs gücünü ortaya çıkarıcı ve geliştirici ölçüde olacaktır.

(4) Karma ekonomi düzeninin kuralları açıklıkla tanımlanacak ve mevcut düzenin aksaklıkları hızla ortadan kaldırılacaktır.

 

b. KARMA EKONOMİ DÜZENİNİN GELİŞİMİ:

Türk ekonomisinin tarihi gelişimi incelendiğinde birbirinden farklı özellikleri oolan devreler göze çarpmaktadır.

1923 – 1932 yılları arasında özel teşebbüse dayalı bir ekonomi politikası izlenmiştir. Nitekim bu dönemde İş Bankası ile Sanayi ve Maden Bankasının kurulması ve 1928 yılında “Sanayi Teşvik Kanunu” nun çıkarılması ile özel teşebbüsün geliştirilmesi amacına yönelinmiştir.

Hür ve demkratik düzene bağlı çağdaş toplumların hemen hepsinde yaygın bir uygulama alanı bulmasına rağmen karma ekonomi düzeni gerek doğuş şartları gerekse gelişimi bakımından Türkiye’de belirli özellikler taşır.

Türkiye dünyada karma ekonomi düzenin yaygın olarak uygulayan ilk üklelerden birisidir. Öte yandan ülkemizde karma ekonomi düzeninin doğmasına doktriner görüşler değil fakat hızlı gelişme ihtiyacı, çağdaş uygarlık düzeyine tümkaynakları kullanarak süratle yaklaşma gereği sebep olmuştur.

1930’ların başlangıcında, hızla gelişmek ihtiyaç ve kararında olan Türk toplumunda, süratli kalkınmanın gerektirdiği tasarrufların yetersiz oluşu ve bu tasarrufları verimli yatırımlara yöneltecek olan müteşebbis grubun mevcut olmayışı devletin ekonomik hayata, sadece düzenleyici olarak değil fatkat üretime yönelen temel yatırımları gerçekleştirecek doğrudan doğruya müdahalesini zorunlu kılmıştır. Böylece madencilik ve metalurji gibi temel sanayiler ile haklın gıda ve giyim ile ilgili zaruri ihtiyaçlarını karşılamaya yönelen ilk büyük tesisler Devlet eliyle kurulmuştur. Bununla beraber, 1938 yılında yürürlüğe giren 3460 sayılı kanun ile bu tesislerin zamanla özel teşebbüse devredilebilmesine imkan veren şartlar hazırlanmıştır.

Tasarruf ve müteşebbis yetersizliği yanında piyasa mekanizmasının işleyişinde görülen aksaklıklar da karma ekonomi düzeninin yaygın bir şekilde uygulanmasına yol açmıştır. Gerçekten piyasa mekanizmasının iyi işlemeyişi sonucunda meydana gelen fiyatlar ekonomideki gerçek kıtlık ya da bollukları tam olarak yansıtamamaktadır. Bu durum yatırım ve üretim ile ilgili kararlarda piyasa fiyatlarının tek gösterge olarak alınması halinde kaynakların etkin dağılımının sağlanamamasına ve ekonomide israfların belirmesine yol açmaktadır. Diğer bir deyimle sosyal ve özel karlılığın farklılaşması kaynakların ekonomik gelişme için etkin bir şekilde dağıtılmamasına sebep olmaktadır.

Özel teşebbüsün tek başına Türk toplumunun amaç aldığı hızlı gelişmeyi sağlamaya yeterli olmaması kamu sektörünün doğrudan doğruya üretim faaliyetlerinde bulunmasını gerektirmiştir. Ancak bu faaliyetlerde sahipliliğin getirdiği sorumluluğun olmayışı ve risk yüklenme ile karşılığı olan mükafat alma arasında açık bir ilişkinin kurulamaması, Devletin ekonomik  hayata doğrudan doğruya müdahalesindeki yetersizlikleri kaynakların etkin kullanılmamasını kaçınılmaz bir sonuç yapmaktadır. Devletin ekonomik faaliyetlerinde özel teşebbüsün dinamizminin bulunmayışı, haberleşme dar boğazlarının belirlenmesine ve böylece yönetimde etkenliği azaltıcı, kırtasiyeciliğin artmasına yol açmaktadır.

Bu nedenlerle uygulanmasına 1930 ların ilk yıllarında başlanan karma ekonomi düzeni zamanla gelişmiş ve Türk ekonomisi ve toplumunun genel bir niteliği halini almıştır. İkinci Dünya Savaşını izleyen yıllarda kamu sektörü yanında özel teşebbüs de hızlı gelişme ortamına girmiştir. Bu eğilim sonucunda sanayi sektöründe 1963-1966 yılları arasında özel kesimin payı yaklaşık olarak yatırımlarda yüzde 61 seviyesine ulaşmıştır.

c. KARMA EKONOMİ DÜZENİNİN KURALLARI:

Ekonomik gelişmeyi fırsat eşitliği ilkesi çerçevesinde hızlandırma amacıyla kamu ve özel kesimin piyasada bir arada bulunması, karma ekonomi düzeninin kurallarının açıklıkla tanımlanmasını gerektirmektedir. Böylece bir yandan piyasada mevcut belirsizliğin ortadan kaldırılması ile kamunun zarar düşüncesi olmadan yapabileceği rekabet endişesinin doğurabileceği risk unsuru azaltılacak, öte yandan kamu kuruluşlarına geliştirilmesi istenilen faaliyet dalları konusunda yön gösterilmiş olacaktır.

İkinci Beş Yıllık Plan döneminde izlenecek karma ekonomi politikasının kuralları bu nedenlerle aşağıda açıklanmıştır.

(1) Ekonomide statik ve dinamik etkenlik esas olarak piyasa mekanizması yoluyla sağlanacaktır. Diğer bir deyimle, ekonomik kararların alınmasında esas serbest piyasada meydana gelecek fiyatlar olacaktır.

(2) Kamu ve özel kesimlerin üretimle ilgili olarak birarada faaliyette bulundukları alanlarda Devletçe fırsat eşitliği sağlanacak ve ayırım yapılmayacaktır.

(3) Devlet, ekonomik hayatın düzenleyici olarak dolayı yollarla istikrarı sağlıyacak ve fiyat mekanizmasının yetersizliklerini vergi, kredi, para, dış ticaret politikası gibi araçlarla düzenleyecek, tekelci güçlerin belirmesine engel olacak, tüketicinin ezilmesine müsaade etmeyecektir. Bu suretle piyasa fiyatlarını esas alarak karar veren özel kesimin elindeki kaynakların ekonomik gelişme için yararlı alanlara etkin bir şekilde dağılımını sağlayacak bir ortam yaratılacaktır.

(4) Devlet özellikle genel gelişmeyi hızlandıran alt yapı yatırımlarını geliştirecek ve toplum refahına yönelen eğitim, sağlık gibi sosyal amaçlı yatırımları yapacaktır.

(5) İkinci Beş Yıllık Plan döneminde imalat sektörü gelişiminin uzun vadede esas olarak özel sektöre bırakılmasını sağlayıcı bir politika izlenecektir. Kamu kesimi başlamış bulunduğu yatırımları tamamlayacak, elindeki üretim kapasitelerini ekonomik olmak niteliklerini korumak için arttıracak ve daha verimli kullanacaktır. Ayrıca ekonominin hızla gelişmesi için gerekli olan ve özel sektörün kullanılacak teşvik araçlarına rağmen giremediği güç gelişen veya ekonomide dar boğazlar yaratan sanayi alanlarına etken bir müteşebbis olarak girecektir. Bunun yanında kamunun yeniden girdiği sanayi alanlarında özel teşebbüsün katkısını sağlamak için karma teşebbüsler tercih edilecektir.

Devlet veya Kamu İktisadi Teşebbüsleri sermayesinin iştirakiyle kurulacak olan karma teşebbüslerde sermaye ve idari hakimiyetini mahdut sayıda özel kişilere bırakmak yoluna gidilmeyecektir.

Özel sektörün karar verme sistemini etkileme amacıyla kamu ve özel sektör arasındaki haberleşme düzeni Planın hedeflerine uygun bir kalkınma sağlamak üzere belirlenecek ve sıklaştırılacaktır.

Bunun ortaya çıkaracağı en önemli fayda özel sektörün yatırım ve tüketimle ilgili kararlarında uzağı görmede düşebileceği hatalardan arınması olacak ve böylelikle Plan hedeflerine varmada, kaynakların israf edilmeden etken bir biçimde dağıtımı ve kullanımı sağlanmış olacaktır. Bu amaçla kamu sektörü proje fikirlerinin gelişmesine yardımcı çalışmalara önderlik ederek bunların özel kesimin bilgisine iletilmesini sağlayacaktır. Özel sektörün tanımlanacak büyüklüğün üstünde olan projelerinin özellikle desteklenmek üzere Devlet Planlama Teşkilatına gönderilmesi istenecek ve kalkınma hedefleri ile uyuşması halinde teşvik araçlarından yararlandırılacaktır.

Böylece İkinci Beş Yıllık Planda temel amaç olan milli refah sosyal adalet anlayışı içinde karma ekonomi düzeni çerçevesinde artırılacak ve ekonominin hızla kalkınmasını sağlayacak bir düzen yaratılmış olacaktır.

Coşkun Ürünlü

14 Ekim 2015

--------------------------------------------

1)     http://www.worldcat.org/title/development-in-mixed-economies/oclc/27304194 

           http://papirus.ankara.edu.tr/web/catalog/info.php?idx=48366130&idt=1

 

Yorum Yaz | Makaleyi Yazdır