Emine Ülker Tarhan’ın İstifasının Düşündürdükleri

EMİNE ÜLKER TARHAN’IN İSTİFASININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

 

Words ought to be a little wild, for they are the assaults of thoughts on the unthinking.

John Maynard Keynes

 

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Emine Ülker Tarhan’ın istifası üzerine söylediği  “yeni bir seçim sürecine gireceğiz. Türkiye’nin şartlarını biliyoruz. Bir ve beraber olacağız. Ortak ses çıkaracağız. Türkiye’nin sorunlarına kilitleneceğiz. Göreceksiniz toplumu rahatlatacak pek çok projeyi ortaya koyacağız. Türkiyeyi "akılla"  yöneteceğiz cümlelerini okuyunca Hürriyet gazetesinde manşette yer alan yazar Sinan Meydan’ın 2012 yılında neşredilmiş olan Akl-ı Kemal adlı kitabının 2014 te Hürriyette tanıtılmasının gündeme getirilmesi dikkat çekici bir olgu oldu.  Sinan Meydan’ın kitabında yer alan temel hususu şöyle ifade edilmektedir : “Atatürk, Türk devrimini gençlik yıllarından itibaren planlamaya başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün akılla planladığı projelerin belli bir sistematik içinde düşünceden uygulamaya geçirilmesiyle kurulmuştur. Bu "akıllı" projeler şunlardır 1.  Çağdaş Türkiye Projesi 2.Türk Ulus Devleti (Millet) Projesi 3-  Rumeli Savunma Hattı Projesi  4.  Ordu İli Siyaseti AyırmaProjesi    5.  Spor Ve Beden  Eğitimi Projesi  6. Anadolu’nun İşgalini Önleme Projesi 7. Anadolu’ya Gizli Geçiş Planı  8. Örnek Çiftler (Yeşil Cennet)Projesi. Ama Meydan  bu “sistematik”in ne olduğunu  söylememiş , karanlıkta  bırakmıştır.  

XXX

Kılıçdaroğlu’nun demecinde söylediği “Göreceksiniz toplumu rahatlatacak pek çok projeyi ortaya koyacağız. Türkiye’yi akılla yöneteceğiz” cümlesinin içeriğindeki "projeler"in ne olduğunu örneğin Meydan'ın projelerine benzeyip benzemeyeceklerini, bu projelerin Türkiye’yi akılla yönetmeye yeterli projeler olup olmayacağını  ve  hangi sisteme dayanacağını  bu projelerin ifşa edilmesi anına kadar beklemek zorundayız. Yani anlaşılan Kılıçdaroğlu'nun kendi projelerinin belirlenerek ilan edilmesi zaman alacaktır.  Bu hazırlanma döneminde yani projelerin bitirilmesine kadar geçecek zaman diliminde "hedef" in ne olacağının  belirtilmesi önemlidir. 

Bu "hedef"in içeriğinin hem Türkiye hem de Dünyadaki millet niteliğini kazanmış yarı -feodal ülkelerin geleceğine örnek olacak bir hedefin "öz"  olması beklenebilir. Zira büyük önder Atatürk Türkiye Cumhuriyetini kurarken izlediği strateji bu ayrıntıda düşünülerek gereği yapılmıştır. Kemalizm belli bir amaca varmak için, hangi sistem yapısı içinde, hangi unsurları ihtiva eden ve ülkenin geleceğine ulaşmakta iken insanın insan olarak varlığının teminatı olacak özgürlük unsurları ile donatılmış ve insanın izlediği sosyo- ekonomik  yaklaşımların   "insan" ı bir "emtia" haline dönüştürmeyecek  projelerin bir "bütünlüğünü" yaratmıştı.

CHP kendi özüne mi dönecek yoksa CHP’nin ekonomik politikalarından sorumlu genel başkan yardımcılığı görevine getirilen Selin Sayek Böke'nin "kapitalizme uyum sağlamalıyız" demecinin gereği mi yapılacaktır. (1) Buradan anlaşılacağı üzere stratejik hedef yani Böke'nin söylediği hedef bir bakıma  “ görünen köy kılavuz istemez” atasözünün gözler önüne serilmiş olması ve Kılıçdaroğlu' nun söylediği "akılcı" projelerimiz  var demesinin özünün kapitalizmin üzücü ve korkutucu hedefi olduğunun açıklanmış olmasıdır; demek oluyor ki günümüz  CHP yönetiminin ruhunda ve aklında Kemalist  6 Ok yerine ABD emperyalizminin Menderes - Kemal Derviş (Ecevit) -Erdoğan dönemlerindeki uygulanan devşirme sisteme dönüşmenin amaçlanması olacaktır.

Bu amaç eğer CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun siyasal iktidara ulaşması için görünen tek imkan ise yani kapitalizmin Milli Misak sınırları içinde laik ve Batı uygarlığının ‘’nas’’ 'a  değil akla dayalı sisteminin tepelenmesi için benimsenen bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir; diğer yandan, Kapitalizmin ABD'de moribund aşamasındaki gelişmelerinin ürkütücü olduğu görülmekteyken ABD Başkanı Obama "silahlı kuvvetlerimi 31 Aralık 2014’e kadar vatana geri getirmiş olacağım" beyanatı ,Eisenhower'ın kendi ülkesindeki 1961 yılındaki uyarısının yani "immense military establishment and a large arms industry’’ tehlikesini hatırlatan bir durumdur.(2)

Haziran 2014 tarihinde ABD'nin vurucu gücü olan Deniz Piyadelerinin (US Marines) Başkomutanı tüm dünyada  "...more regional conflicts, and a disturbing proliferation of military hardware and weapons of mass destruction" ın tehlikesine vurgu yaparken ‘’kapitalizme uyum sağlayalım’’ görüşünün Böke tarafından önerilmesi talihsiz bir görüştür. (3)

Hele hele Katolik dünyasının liderinin 2013 ün son aylarında verdiği demeçte Kapitalizmi açıkça lanetleyerek insan neslinin yok edilmesi bahasına yani kapitalizmin yaşaması için savaşa muhtaç olduğunu vurgulaması bir iktisatçı olan Böke’nin en azından o demecin irdelenmesine ihtiyaç duyması gerektiği açıktır.(4)

Durumun en ilginç yanı Başkan Obama ABD de beliren ekonomik buhranın yani Kapitalizmin savaşa doğru yönelmemesini sağlamak için Theodor Roosvelt'in J.Maynard Keynes'in New Deal adı altında uyguladığı ‘’Devlet Kapitalizm’’ Sistemini tekrar uygulamak istemiştir. Ne yazıkki bu istek ‘’ruling class’’ (ABD Müesses Nizamı) engelleriyle gerçekleşememiştir. (5)

XXX

Yukarıda sıralanan gerçekler karşısında Cumhuriyet Halk Partisi ekonomi politikalarından sorumlu iktisatçısı olan Selin Sayek Böke’nin  “kapitalizme uyum sağlamalıyız” cümlesinin bilimsel olgular ve yukarıda belirtilen çok önemli ve ürkütücü söylemler karşısında CHP’nin gelecek yıllarda hangi yolu seçeceğini belirsiz hale getirmektedir.

Esas sorun CHP Genel Başkanının “Göreceksiniz toplumu rahatlatacak pek çok projeyi ortaya koyacağız Türkiye’yi akılla yöneteceğiz” cümlesi CHP’nin 6 Ok’unda Atatürk’ün bizzat kendisinin Türkiye’nin temeli olarak saptadığı Ekonomik Sisteminin (*)canlandırılmasına dönülüp dönülmeyeceği temel sorunumuzdur.  CHP’nin ekonomimiz hakkında bir stratejik hedefi var mıdır sorusu açıktadır. Eğer böyle bir hedef yok ise Demokrat Parti ve AKP dönemindeki gibi iktisadi ve sosyal gelişimi kamçılayan yatırımlar yerine inşaat sektörünün hızlandırılmasına dayalı sanal kapitalizm istenilecek olursa Cumhuriyet Halk Partisi’de, Demokrat Partiyi çökerten ve AKP’ yi de Demokrat Partinin sonuna getiren gidişata  bilet almış demektir.

Gündemimizdeki en önemli problem dünyadaki Millet vasfını kazanmış diğer yarı-feodal ülkelerin bağımsız, laik ve kendi milli sınırları içinde uygar dünyanın gidişatını izleyebilen ve irdeleyebilen bir iktisadi sistemin bulunması sorunudur. Bu sorunu Türkiye için çözmüş olan Atatürk Türkiye’nin kendi ekonomik sistemini kurmuştu. Bu sistemin temeline de Ziya Gökalp’ in ısrarla belirttiği ve motto haline gelen şu doğru görüşü yerleştirmişti. ‘’Her toplumun temelinde ekonomi vardır ve görünen olgular epi-fenomen olgulardır’’. Ziya Gökalp’in 1920’lerde ve Lozan antlaşmasının imzalanmasından önce Türkiye için  uygulanması gereken  ekonomi sisteminin  “Devlet Kapitalizmi” olmasına  Atatürk’ü ikna etmiştir.  Bunu Ziya Gökalp’ in kendi yazılarından okuyarak görmek mümkündür. (6)

Ziya Gökalp’ in Devlet Kapitalizm sistemi, ABD de New Deal adı altında uygulanıncaya kadar Türkiye’de fiilen kullanılmış ve bu sistem 1930’lu yıllarda Anayasamıza girmiştir.

XXX

Günümüzde Kapitalist Sistem kendi iç ögelerindeki çatışmanın yarattığı dönemsel buhranlardan dolayı çökerken Eisenhower’ın savaş tamtamlarının kapitalistler ile silahlı kuvvetlerin birlikteliği ile Papa Francis’in söylediği kapitalizmi yaşatmak için genç neslin yok edilmesi zorunluluğuna işaret etmesi ve ABD tarihinde en yüksek vurucu güce sahip olan savaşçı Marine lerin başkomutanının kapitalizmin kıt doğal kaynakları elde etmek için kitlesel imha, alet ve silahlarının yaygınlaşmasının dünya için tehlike arz ettiğini belirtirken (7) ve Atatürk’ün insanlık tarihine hediye ettiği Devlet Kapitalizminin göz ardı edilmesi ve Böke’nin bu noktaları ihmal etmesi yanlış bir anlayışın tezahürü olarak görülmelidir.

Yukarıda bahsettiğimiz yanlış anlayışın temelinde Ziya Gökalp’in devlet kapitalizmi adı altında önerdiği sistemde hem kamu teşebbüsleri hem de özel sektör mensupları piyasada yan yana çalışacaklardır. Piyasada yan yana çalışırken onların yöneltilmesindeki esas devlet otoriteleri değil serbest piyasada teşekkül eden ‘’scarcity’’(nedret) fiyatlarıdır. Piyasada teşekkül eden bu fiyatlar kaynakların en etkin dağılımına olanak veren bir sistemdir. Buna çağdaş adıyla Mixed-Economy/Karma Ekonomi denir. Türkiye’nin DPT İkinci Beşyıllık Kalkınma Planında ayrıntılarıyla anlatılmıştır(*).

Karma Ekonominin (Devlet Kapitalizminin) isminin devletçilik olarak 6 okta yer alması devlet kapitalizmi kelimesinin Etatizm olarak tercümesinden gelmektedir. Dolayısı ile günümüzde ‘’her şey devletin olacaktır’’ fikri sistemin özüne aykırı bir safsatadan ibarettir.

Durum bu iken şimdi günümüzde CHP kendi devletçilik (Devlet Kapitalizmi) sisteminin özünü unutmuş ve bayrağında yer alan 6 ıncı OK’un Devletçilik ilkesinin gerçek anlamını idrak edemeyişini devam ettirmeyi sürdürmektedir. Hatta CHP  yönetimi sanki korkulacak bir şey varmış gibi 6Ok’u terennümden dahi kaçınmaktadır.  Oysaki örneğin tarihteki Demokrat Parti tecrübesi Devlet Kapitalizminin taraftarı değil Private (özel) kapitalizmin taraftarıydı. Ama Demokrat Parti döneminin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığını yürüten Celal Bayar 1936 yılında İktisat Bakanı iken Doğu illerine yapmış olduğu araştırmanın sonucunda Başbakan İsmet İnönü’ye verdiği raporda şunları söylemişti. ‘’Özel İdarelerin genel devlet programlarında olduğu gibi belirli ve sistematik bir programla ve yerel karakteriyle Devletçiliği sokmak zamanı gelmiştir.’’ Ayrıca Bayar 1-Karma Ekonominin ( Devlet Kapitalizmi) temelini teşkil eden kalkınma planı yapılmasını, 2-Devletin kaynaklarıyla iktisadi olgulara etki yapılmasını istiyor ve ‘’devletçiliği sokmak zamanı gelmiştir’’  ifadesini kullanarak Ziya Gökalp’in devlet kapitalizmi sistemini doğu illerinde de kullanılmasını tavsiye ediyordu. (8)

XXX

Cumhuriyet Halk Partisi bugünkü mevcut yönetimi ise kavram karışıklığından ve neyin özünde ne olduğunu bilimsellikten uzak yorumlarıyla adeta temelleri harap hale gelmiş olan bir binanın çöküşünü seyreder duruma düşmüştür. Bu seyretme komedisi Ecevit’in Köy Kent ya da Halk Sektörü gibi dünya ekonomi tarihinde var olmayan hayali projeler ile Türkiye’ye zaman kaybettirici ve kapitalizmin çöküşünü Papa Francis bile ifade ederken yeni “hayaller” mi yaratılmaktadır?  Atatürk’ün Devlet Kapitalizmi sistemi tarihimizde yer almışken nitelikleri belirtilememiş olan ve sadece Kılıçdaroğlu’nun “göreceksiniz toplumu rahatlatacak pek çok projeyi ortaya koyacağız” cümlesi CHP’nin bitişinin mührü haline gelmemesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.

Oysaki CHP’nin özünde 6 ıncı Ok ta yer alan elinde müthiş bir anahtar vardır. O anahtar da Devlet Kapitalizmi (Karma Ekonomi- Devletçilik) sistemidir. Demokrat Parti ve AKP salt kapitalist sistemi uyguladığı ve CHP daldan dala atlayarak ve Kılıçdaroğlu’ nun söylediği “projecilik” anlayışı ile kapitalizme uyum sağlamaya çalışırak Böke yönetimiyle bu sonuç iflastan bataklığa saplanırsa o zaman Türkiye Cumhuriyetinin durgunluktan gerilemeye gerilimlere duçar kalarak zorluklar içine düşeceği kaçınılmazdır. Aslında daha önemli olan emperyalizmin acımasız uygulayıcısı olan ABD’nin hegomonyası altına girme tehlikesinin artacağı açıktır.

XXX

Demek oluyor ki bu mevcut yönetimi oluşturan yöneticilerin  “6. Ok” u yeniden yorumlamalarını bekleyeceğiz. Oysaki 6. Ok’un devletçilik ilkesi var ama içeriği hakkında bilgi olmadığı için yeni bir arayışa girilecek. Ne gariptir ki Çin Halk Cumhuriyeti Atatürk’ün uyguladığı Devlet Kapitalizm sistemini yani 6 Ok’un (Devletçilik) ilkesinin gerçek bilimsel tanımını “Devlet Kapitalizmi” adı ile 12 Kasım 2013 de Çin Devletinin resmi sistemi olarak kabul ettiğini ilan etmiştir. (9)

Çin’in Atatürk’ün uyguladığı bu sistem Devlet Planlama Teşkilatımızın İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planında (*) bilimsel tüm ayrıntılarıyla var iken CHP’nin genel başkanı ‘’6 Ok’’’u yeniden yorumlayacağız demesi CHP’nin kendi temellerini yorumlaması değil öğrenmesinin gerektiğini ortaya koymaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP’nin günümüzdeki iktisadi politikalarını yönetecek yöneticisi olan Böke’nin CHP’nin 6. Ok’undaki Devlet Kapitalizmini (Karma Ekonomi-Devletçilik ) reddederek kapitalizme uyulması isteği  Atatürk’ün 1930’lu yıllarda Anayasaya koydurduğu ve CHP’nin temeli olan bir Ok’un yok edilmesini öngörüldüğünün ispatıdır.

Büyük Önder Atatürk’ün kabul ettiği Devlet Kapitalizmi sisteminin temelinde yatan Gökalp’ in önerilerinin özünü şöyle hatırlatabiliriz: (10)

Ziya Gökalp Lozan Antlaşmasının imzalanmasından önce yani 29 Ekim 1923 de cumhuriyetin kurulmasından önce şöyle yazıyordu: “Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi ulusal bir ekonomik planı çizerek böyle bir politika izlerse, barış sağlandıktan sonra (yani Lozan Antlaşması imzalandıktan sonra-C.Ü.) ekonomik bir mucize görme ihtimali mümkündür” (“İf the Grand National Assembly pursues such a policy by drawing up a national economic plan, it will be possible to see an economic miracle after the establishment of peace (”İktisadi Mucize”, Küçük Mecmua, No.23. Diyarbakaır,1923) G.Y: Ziya Gökalp, Turkish Nationalism and Western Civilization, New York 1959, Columbia University Press)- Derleyen ve Çeviren Niyazi Berkes, s.309.
   
Gökalp ayrıca şunları da yazmaktadır: ‘’Günümüzde de Avrupa emperyalizmi ‘’özel’’ kapitalizme dayanmaktadır. Eğer biz devlet kapitalizmi sistemini kabul edersek, ülkemizdeki doyumsuz ve yağmacı kapitalistlerin yükselmesinden (artışından) kendimizi koruyabiliriz.” İktisadi İnkılap İçin Nasıl çalışmalıyız? Küçük Mecmua, No.33, Diyarbekir 1923, G.Y. = Present-day European imperialism is based on private capitalism. If we accept the system of state capitalism, we will be able able to prevent the rise of those insatiable and predatory capitalists in our country”, Berkes s.311.
   
Burada görülen önemli  husus Ziya Gökalp’in kapitalizmi iki farklı tanımlamaya ayırmış olmasıdır. Birinci tanımlama “private capitalism” , ikinci tanımlama ise ‘’state capitalism’’ dir.

XXX

Öyle anlaşılmaktadır ki CHP özünü terketmiş ve ne istediğini belirtmeyen bir üst kadro oluşmuştur. Mustafa Kemal Atatürk’ün eserinin yanlış yollara sevk edilmesinin devamını arzu etmeyen biri olarak ve Emine Ülker Tarhan’ın cesareti, bilgisi ve verdiği söylevlerindeki tutarlığı ile Kemalizmin özüne sadık davranışlarının başarıya ulaşması,  yani Atatürk’ün yarattığı Milli Misak sınırları içinde laiklik ve hümanizm ilkeleriyle var olmaya devam edecek ve  Türkiye Cumhuriyetinde CHP nin özüne Emine Ülker Tarhan şu düşünceleriyle Mustafa Kemal Atatürk’ün sosyo-ekonomik sistemine sahip çıkacağına inanıyorum. Tarhan  şunları söylemektedir:” Türkiye'nin iç ve dış tehditlerle karşı karşıya olduğu, iş ve terör cinayetleri ile sarsıldığı bu çok kritik dönemde sorumsuz çağrılar, tutarsız tezkere söylemleri, belirsiz politikalar ile halkımızın duyarlılıklarından kopuk muhalefet anlayışında ısrar edeceği anlaşılan CHP yönetiminin olası vahim tercihlerini değiştiremeyeceğimi anladığımdan, iktidar umudu da hedefi de bulunmayan yanlış ve zayıf politikaların parçası olmamak için büyük umutlarla geldiğim CHP' den istifa ediyorum  diyerek ayrılmayı (tam metin için bknz dipnot 11)  tercih etmesi,  CHP’nin “intiharı” (12) nın gündemden uzaklaştırılmasına  temel olması için bir fırsat olmuştur.

Coşkun Ürünlü

12.11.2014 

-----------------------------------------------------

(1)   http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/soner-yalcin/etekli-kemal-dervis-638518/

(2)    (http://mcadams.posc.mu.edu/ike.htm)

..an immense military establishment and a large arms industry is new in the American experience. The total influence – economic, political, even spiritual – is felt in every city, every Statehouse, every office of the Federal government. We recognize the imperative need for this development. Yet we must not fail to comprehend its grave implications. Our toil, resources and livelihood are all involved; so is the very structure of our society.

(3)   http://www.hqmc.marines.mil/Portals/142/Docs/140624%20--%20Gen%20James%20Amos%20speech%20at%20AEI%20(CMC%20Final).pdf

“we are witnessing the uglier side of the human condition in places like Iraq and Syria now. Throughout the world, we are seeing increased competition for scarce natural resources, increased prevalence and severity of natural disasters … more social unrest, more cyber-attacks, more violent extremism…more regional conflicts, human trafficking, and a disturbing proliferation of military hardware and weapons mass destruction.

 

(4)   http://www.catholicworldreport.com/Blog/3187/pope_francis_interview_with_spanish_magazine_la_vanguardia_full_text.aspx

The rate of unemployment is very worrisome to me, which in some countries is over 50%. Someone told me that 75 million young Europeans under 25 years of age are unemployed. That is an atrocity. But we are discarding an entire generation to maintain an economic system that can’t hold up anymore, a system that to survive must make war, as the great empires have always done. But as a Third World War can’t be done, they make zonal wars. What does this mean? That they produce and sell weapons, and with this the balance sheets of the idolatrous economies, the great world economies that sacrifice man at the feet of the idol of money, obviously they are sorted.

(5)   President Barack Obama, Part 5 – the Tonight Show with Jay Leno – http://www.youtube.com/watch?v=aCDvhkGaycs

(6)   Ziya Gökalp’ in yazıları  için Bknz: Ziya Gökalp ,Turkish Nationalism and Western Civilization,1959, Greenwood press, USA, derleyen ve çeviren Niyazi Berkes.

(7)   http://www.urunlu.com.tr/123-crux-of-the-us-capitalism-and-the-us-marines----semper-fidelis

(8)   Ramazan Topdemir, Atatürk’ün Doğu-Güneydoğu Poilitikası  ve GAP, İstanbul, 2009. Sh.136-150

(9)    http://www.urunlu.com.tr/105--cin-halk-cumhuriyetindeki-ikinci-devrim-%E2%80%98%E2%80%99devlet-kapitalizmi%E2%80%99%E2%80%99-sisteminin-kabulu-

(10)                      Ziya Gökalp’ in yazıları  için Bknz: Ziya Gökalp ,Turkish Nationalism and Western Civilization,1959, Greenwood press, USA, derleyen ve çeviren Niyazi Berkes.

(11)http://www.habervitrini.com/gundem/emine-ulker-tarhan-chpden-istifa-etti-812093/

http://www.odatv.com/n.php?n=emine-ulker-tarhan-chpden-istifa-etti-3110141200

(12)http://www.urunlu.com.tr/127-tarih-tekerrur-ediyor-chp%E2%80%99nin-intihari---akp%E2%80%99nin-cokusu

 

 

(*) Karma Ekonomi Sistemi (=Etatizm=Devletçilik=Devlet Kapitalizmi)

Kalkınma Planı İkinci Beş Yıl

Dönemin Başbakanı  Süleyman  Demirel, Plan’ı topluma takdim ederken ÖNSÖZ de  şunları kaydetmiştir:

Karma Ekonomi düzeni içinde, Türk  Vatandaşının  yaratıcı gücünden azami derecede istifade ederek  ve Devletin  bütün imkanlarını harekete getirerek istikrarlı, devamlı, hızlı ve dengeli bir kalkınma potansiyelinin milletimizde  ve memleketimizde mevcut olduğuna inanmaktayız”.

 

İLKELER:

Karma ekonomi düzeninin amacı kaynakların ekonomik ve  sosyal faaliyet dalları arasında daha iyi dağılımını sağlıyacak bir ortam yaratmak suretiyle ülkenin bütün kaynak ve imkanlarını seferber ederek ekonomik kalkınmayı hızlandırmak olacaktır. (2) Karma ekonomi düzeni Türk toplumunun daha yüksek bir refah seviyesine erişmesinde adil ve dengeli bir gelişme sağlamanın aracı olarak kullanılacaktır.

İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı kamu sektör için emredici,özel sektör için yol gösterici ve destekleyici, fertlerin teşebbüs gücün ortaya çıkarıcı ve geliştirici ölçüde olacaktır.

Karma ekonomi düzeninin kuralları açıklıkla tanımlanacak ve mevcut düzenin aksaklıkları hızla ortadan kaldırılacaktır.

Karma ekonomi Düzeninin Kuralları

Ekonomik gelişmeyi fırsat eşitliği ilkesi çerçevesinde hızlandırma amacıyle kamu ve özel kesimin piyasada bir arada bulunması, karma ekonomi düzeninin kurallarının açıklıkla tanımlanmasını gerektirmektedir. Böylece bir yandan piyasada mevcut belirsizliğin ortadan kaldırılması ile kamunun zarar düşüncesi olmadan yapabileceği rekabet endişesinin doğurabileceği risk unsuru azaltılacak, öte yandan kamu kuruluşlarına geliştirilmesi istenilen faaliyet dalları konusunda yön gösterilmiş olacaktır.

İkinci Beş Yıllık Plan döneminde izlenecek karma ekonomi politikasının kuralları bu nedenlerle aşağıda açıklanmıştır.

(1) Ekonomide statik ve dinamik etkenlik esas olarak piyasa mekanizması yoluyla sağlanacaktır. Diğer bir deyimle, ekonomik kararların alınmasında esas serbest piyasada meydana gelecek fiyatlar olacaktır.

(2) Kamu ve özel kesimlerin üretimle ilgli olarak birarada faaliyette bulundukları alanlarda Devletçe fırsat eşitliği sağlanacak ve ayırım yapılmayacaktır.

(3) Devlet, ekonomik hayatın düzenleyici olarak dolaylı yollarla istikrarısağlıyacak ve fiyat mekanizmasının yetersizliklerini vergi, kredi, para ve dış ticaret politikası gibi araçlarla düzenliyecek, tekelci güçlerin belirmesine engel olacak, tüketicinin ezilmesine müsaade etmiyecektir. Bu suretle piyasa fiyatlarını esas alarak karar veren özel kesimin elindeki kaynakların ekonomik gelişme için yararlı alanlara etkin bir şekilde dağılımını saglıyacak bir ortam yaratılacaktır.

 (4) Devlet özellikle genel gelişmeyi hızlandıran alt yapı yatırımlarını geliştirecek ve toplum refahına yönelen eğitim, sağlık gibi sosyal amaçlı yatırımları yapacaktır.

(5) İkinci Beş Yıllık Plan döneminde imalat sektör, gelişiminin uzun vadede esas olarak özel sektöre bırakılmasını sağlayıcı bir politika izlenecektir. Kamu kesimi başlamış bulunduğu yatırımları tamamlayacak, elindeki üretim kapasitelerini ekonomik olmak

niteliklerini korumak için artıracak ve daha verimli kullanacaktır. Aynca ekonominin hızla gelişmesi için gerekli olan ve özel sektörün kullanılacak teşvik araçlarına rağmen giremediği güç gelişen veya ekonomide dar boğazlar yaratan sanayi alanlarına etken bir müteşebbis olarak girecektir. Bunun yanında kamunun yeniden girdiği sanayi alanlarında özel teşebbüsün katkısını sağlamak için karma teşebbüsler tercih edilecektir.

Devlet veya Kamu İktisadi Teşebbüsleri sermayesinin iştirakiyle kurulacak olan karma teşebbüslerde sermaye ve idare hakimiyetini mahdut sayıda özel kişilere bırakmak yoluna gidilmiyecektir. özel sektörün karar verme sistemini etkileme amacıyla kamu ve özel sektör arasındaki haberleşme düzeni Planın hedeflerine uygun bir kalkınma sağlamak üzere belirlenecek ve sıklaştırılacaktır.

Bunun ortaya çıkaracağı en önemli fayda özel sektörün yatırım ve tüketimle ilgili kararlarında uzağı görmede düşebileceği hatalardan arınması olacak ve böylelikle Plan hedeflerine varmada, kaynakların israf edilmeden etken bir biçimde dağıtımı ve kullanımı sağlanmış olacaktır. Bu amaçla kamu sektör proje fikirlerinin gelişmesine yardımcı çalışmalara önderlik ederek bunların özel kesimin bilgisine iletilmesini saglayacaktır. Özel sektörün tanımlanacak büyüklüğün üstünde olan projelerinin özelikle desteklenmek üzere Devlet Planlama Teşkilatına gönderilmesi istenecek ve kalkınma hedefleri ile uyuşması halinde teşvik araçlarından yararlandırılacaktır. Böylece İkinci Beş Yıllık Planda temel amaç olan milli refah sosyal adalet anlayışı içinde ve karma ekonomi düzeni çerçevesinde artırılacak ve ekonominin hızla kalkınmasını sağlıyacak bir düzen yaratılmış olacaktır.

Kaynak: T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Kalkınma Planı İkinci Beş Yıl (1968-1972) Başbakanlık Devlet Matbaası,  Sh.99-107

   

 

 

Yorum Yaz | Makaleyi Yazdır