‘’DEVLET KAPİTALİZMİ’’ SİSTEMİNİN KABULÜ
The fundamental differences between Marxian and traditional orthodox economics are, first, that the orthodox economists accept the capitalist system as part of the eternal order of Nature, while Marx regards it as a passing phase in the transition from the feudal economy of the past to the socialist economy of the future.
Prof.Dr. Joan Robinson (*)
İnsanlık tarihinde toplumların gelişme çizgisinde en önemli aşama, kapitalizmin gelişmesidir; tüm bilimsel ve teknolojik gelişmeler ile “insan”ın adeta yeniden yaratılmasının bu sistem sayesinde elde edilmiş olduğu ortadadır. Ama ne var ki bu ekonomik sistem zaman zaman toplumlarda çöküntü yaratmaktadır. Bu sistemin gelişmesinde temel olgu Karl Marx’ın söylediği gibi bütün toplumlar doğal bir süreç içinde kendiliğinden ulaştıkları feodalizmden kapitalizme ulaşırlar; ama diğer yandan diyalektik bir süreç içinde kapitalizm gelişirken kendi anti-tezini de yaratır. Bu anti-tez kapitalizmin her ilerleyiş safhasında kendi ölümünün nedeni olan kök hücredir. Bu kök hücrenin yaygınlaşması ve çoğalması beden’in (kapitalist düzen) imhasını hızlandırır. Kapitalistin karlarını çoğaltmak için emek unsuruna yani insan gücüne ödenen ücret, emekçinin “üretime katkısı oranında” olmaz . Bu ‘’az’’ ödeme yüzünden üretilen mal ve hizmetleri talep edecek olan “alıcı”lar yeterli bir talepte bulunamazlar. Bu şekilde toplam (aggregate) talep yeterli derecede doğamadığından ‘’glut’’(arz fazlası) olayı doğar . Bu durum ise kapitalist düzenin dönemsel buhranların sonucunda yıkılmasının kaçınılmaz olmasına neden olur.
XXX
Karl Marx’ta feodalizmden kapitalizme kapitalizmden sosyalizme nasıl geçileceğine dair herhangi bir çözüm ögesi yoktur. Yani insanın insana esir olmaması ve insanları birer commodity haline dönüştürülmesini engelleyecek ekonomik kuralları dizisi yoktur. Marx sadece “doğal” bir süreç olarak bir toplumun yol haritasının adeta bir sinema şeridinin “kare” lelerinin yol alışını tanımlamıştır. Bu yol haritasındaki her “kare”nin doğuşundaki nedenleri ve sonuçları açıklamıştır.
XXX
Sovyetler Birliği 1917 ihtilali ile kurulduğunda yani Lenin iktidarı ele geçirdiğinde toplumsal değişim sağlayacak bir ekonomik sistem bilinmiyordu. Marx’tan gelen herhangi bir yol haritası veya reçete yoktu. Lenin’in bu dönemde karşılaştığı durum Çarlık rejiminin feodal düzenin ‘’alt’’ yapısı ve bu alt yapıdaki sistemin kendi iç ögelerinin yarattığı ‘’üst’’ yapı yani kültürel, hukuksal ve yaşam biçimi olarak tanımlayabileceğimiz yapıda ise din hakimiyeti, aristokrasi düzeni ve çok güçlü toprak sahipliği yanında sefalet içinde yaşayan halk vardır.
1921 yılına kadar halkın sefaleti daha da artmış ve Lenin bu duruma bir çare aramıştır. Bu çarenin temelinin itici olgusu Karl Marx’ın feodaliteden kapitalizme, kapitalizmden sosyalizme geçiş kuralından esinlenmesidir.
Yani Lenin’in temel felsefesinde esas unsur feodal yapının kapitalizme dönüştürülmesinin sosyalizme açılacak bir kapı olacağını temel almasıdır. ‘’Devlet Kapitalizmi’’ adını verdiği bu sistem geçici süre uygulanmalıdır. Kısaca yeni düzendeki kaynak dağılımını arz ve talepten doğacak ''nedret'' (scarcity)fiyatlarının tespit etmesine bırakmalıdır. Ama mevcut üretim yatırım birimlerinin hali hazırda mevcut olan örgütlenmelerin yanında yer alacak kamu teşebbüsleri de kurulmalıdır. Diğer bir deyişle Lenin’in bu sisteminde çağdaş anlamıyla karma ekonominin yaratıldığını yani kamu sektörünün de iktisadi yapıda özel sektörle birlikte önemli olduğuna vurgu yaptığı açıktır.
Bir diğer deyişle söyle diyebiliriz Lenin’deki temel kavramdaki esas, kamu otoritelerinin ekonomik hayatı denetlemek ve yönetmek ama bu denetim ve yönetimi piyasadaki arz ve taleplere göre (tüketici tercihlerine göre) doğacak nedret fiyatlarına göre gelişmeyi sağlayacak bir yapı düşünülmüştür.(1)
XXX
Bu sistemin uygulanması Rus halkının nefes almasını sağlamıştır. Ama ne var ki Lenin yerine siyasal iktidara gelen Stalin bu devlet kapitalizmi sistemini kaldırmış bunun yerine ‘’Kumanda Ekonomisi’’ anlayışını Sovyetler Birliği’nin temeli olarak uygulamıştır.
Lenin’in devlet kapitalizmi sistemine benzer uygulamalarıyla Roosevelt 1929 buhranından ABD ekonomisini kurtarmış ve Türkiye’de de Atatürk’ün devletçilik (etatism) ismiyle uygulanmaya konulmuştur.
XXX
Aydınlık Gazetesinin 8 Aralık 2013 tarihli sayısında bir haber-analiz yer almıştır(2). Bu haberde Çin ekonomisinin belirleyicisinin “kumanda’’ ekonomisinin olmayacağına dair Çin Komünist Partisi Merkez Komitesinin 12 Kasım 2013 de aldığı temel bir karar olduğu açıklanmıştır. Partinin Genel Sekreteri Şi Cinpin tarafından açıklanan Karar şöyledir: “Bundan böyle ekonomide kaynak dağılımında belirleyici rol “komuta ekonomisi” olmayacaktır.
Diğer bir deyişle, Lenin’in, Roosevelt’in ve Atatürk’ün uyguladığı ve şimdi Çin’in kabul ettiği Devlet Kapitalizminde (karma ekonomi)
1-üretim ve yatırım aktörleri hem kamu hem de özel sektör kuruluşlarıdır. Bunlar piyasada yan yana çalışırlar.
2- Mal ve hizmetlerin yatırım üretim ve dağılımın kararlarını saptayan mekanizma, piyasada arz ve talebe göre beliren nedret fiyatlarıdır.
Çin’in terk ettiği Kumanda ekonomisinde ise ,
1-üretim ve yatırım aktörleri sadece kamu kuruluşlarıdır.
2- "Kıtlık" fiyatları yerine mal ve hizmetlerin yatırım üretim ve dağılımını sağlayan kararlar “kantitatif” rakamlar olarak Merkezi Planlama örgütü olan Gosplan tarafından saptanır ve bu miktarlara göre de "gölge" fiyatları gene Gosplan tarafından tespit edilir.
XXX
Daha önce 9 Eylül 2013 tarihindeki makalemde yukarıda (3) tanımlarını verdiğim kavramların tarihsel olgular açısından değişik tarihlerde Sovyetler Birliğinde, ABD’de ve Türkiye Cumhuriyetinde uygulanan farklı ekonomik sistem açısından önem derecelerini irdelemiştik. Mao tarafından uygulanması öngörülen yani Çin devleti tarafından daha önce seçilen ekonomik sistemin sonunda değiştirilmiş olması Kumanda Ekonomisi yerine Lenin’in kendisinin yarattığı NEP (New Economic Policy=State Capitalism) anlayışına geçilmesi Dünya Ekonomi tarihinde büyük bir devrimdir.
ABD Başkanı Roosevelt’in 1929 ekonomik krizinden kurtulmasını sağlayan Keynes aracılığıyla Lenin’in NEP (State Capitalism) anlayışını New Deal politikası adı altında uygulaması ve Atatürk’ün Ziya Gökalp’in önermesiyle (4) Etatism (Devletçilik) adıyla izlenen Karma Ekonomi sistemi şimdi Çin Devleti tarafından temel ekonomik sistem olarak seçilmiştir.
Bu sistemin dünya ekonomik sisteminin temeli olma zorunluluğunun ispatı yani Çin’in bu kararının etkileri çok büyük olacaktır. Bu doğru seçim yerine “inanca dayanan teoriler”, “zengin yaratma politikaları”, “merkezi planlamaya hayır diyenler”, “tarımsal ve sınai ulusal varlıkları yabancılara satmak” ya da ‘’hazine arazilerini arsa şekline getirip imar planları düzenleyerek yani inşaat sektörünü kullanarak toplam talebi yükselterek (aggregate demand) canlı tutmak politikaları uygulamakta ısrar eden toplumlar son kertede felakete doğru sürüklediklerini idrak edeceklerdir.
Çin'in bu kararı almasının özünde dünya gelişimindeki kapitalist " laissez faire laissez passer” sloganının geçerliliğini yitirdiğini ve kapitalizmin devamının dünya ekonomik sistemler içinde artık bittiğinin anlaşılması yatmaktadır. Aslında Marx’ın Buhran Teorisi ‘ nin ciddiliğinin 10 yılı aşkın süredir devam etmesi ve Obama ‘ nın bu krizle baş edememesinin aleniyet kazanmış olması da en önemli unsurlardan biridir.
Çin Devleti, kaynak dağılımında piyasada oluşan nedret fiyatlarının belirleyici rolünün olduğunu ve bunun pratikte de sınandığını belirtmiştir. Bu anlayışta , kaynak dağılımını belirleyen piyasadaki fiyat sistemi ile mevcut ekonomi sistemi arasında uygun bir ilişki düzeni kurmak , bu reformun özünü oluşturmuştur. Temel piyasa kurallarının ülke çapında tutarlı ve eşgüdümlü bir biçimde yayılıp yerleştirilmesinin , KİT ‘ leri daha verimli çalışıyor duruma yükselterek kaynak israfını önleyeceğine vurgu yapılarak. Piyasanın faktör fiyatlarının belirlenmesinde belirleyici rol oynamasının , KİT’leri rekabet koşullarında kendini yenilemeye ve gelişmeye zorlayacağına dikkat çekiliyor. Böylece ülke genelinde verimlilik artacaktır düşüncesi ileri sürülüyor.
Açıklanan diğer başka görüşlerde şöyledir.
· ‘’Ülkede kaynaklar israf edilmektedir.’’
· ‘’Reformlar aşırı endüstriyel kapasitelere son vermek için bir fırsat sağlayacaktır.’’
· ‘’Kaynak tahsisinin piyasalaşmasının , fiyatların arz ve talebe göre belirlenmesi anlamına geldiğini hatırlatarak , atıl kapasite ile mücadelede en etkili yol olduğu ve Çin’in sanayi sisteminde güçlü olanın hayatta kaldığı bir sistem olması düşünülmüştür.’’
Kaynak dağılımında esas temelin “Piyasa Mekanizması” olarak 2013 yılında kabul edilmesi aslında Mao’nun ve Stalin’in Kumanda ekonomisi anlayışının akla dayanmadığı ve sadece kapitalizme “karşıt” olan bir yapay bir olgu arayışından kaynaklanış olduğunun ispatıdır. Çin KP Genel Sekreteri de açıklamasında bu olgularla ilgili bir çok unsura temas etmektedir.(5) Ama temel unsur kapitalist ekonomi kurallarının toplumların buhranlar içinde kalmasını ve toplumun her geçen zaman diliminde zorluklar ve çözümsüzlük içinde yaşatılan bireylerin Marx ‘ ın tabiriyle birer ‘’emtia – commodity ‘’ haline dönüşmeye devam edeceği tezi Çin’deki bu ikinci devrim anlayışı ile kabul görmüş olduğu saptanabilir. Bu ise devlet kapitalizmi sistemini tanımlayan Lenin’in bilimsel öngörüsünün geçerliliğinin teyididir.
Diğer yandan Kumanda ekonomisinin yukarıda belirttiğimiz tüm olumsuz sonuçlara neden olduğu için Çin’deki bu ikinci devrimin kabülüne büyük bir etkisi olmuştur.
Bu ise genelde tüm ülkelere Lenin’in Devlet Kapitalizmi sisteminin geçerliliğinin teyidi ile temel alınmasının önerisi olmaktadır.
Coşkun Ürünlü
16 Aralık 2013
___________________
(*) Marksist ve geleneksel iktisat anlayışlarının arasındaki temel fark ; Ortodoks iktisatçıların, kapitalist sistemin ,Doğa’nın ölümsüz düzeninin bir parçası olduğunu kabul ederlerken, Marx geçmişin feodal ekonomisinin , geleceğin Sosyalist ekonomisinin dönüşüme uğrayacak geçici bir safhası olarak kabul eder.
(1) ”The whole problem- both theoretical and practical- is to find the correct methods of directing the inevitable (to a certain degree and for a certain time) development of capitalism into the channels of state capitalism; to determine what conditions to hedge it round with, how to ensure the transformation of state capitalism into socialism in the near future” (V.I. Lenin, Selected Works 3. Cilt, Moskova,1961 Sh: 648) (Tüm problem gerek teoride, gerekse uygulamada kapitalizmin kaçınılmaz gelişimini belirli bir ölçü ve belirli bir zaman içinde devlet kapitalizmi kanallarına yönlendirilmesindeki doğru metotların bulunması; bunu çevreleyecek koşulların belirlenmesi ve devlet kapitalizminin sosyalizme dönüşümünün yakın gelecekte ne şekilde nasıl teminat altına alınacağı sorunudur.’’ )
(2) Şi Cinpin: “Yeni Teorik Tanım İçin Koşullar Elverişli” Aydınlık, 8 Aralık 2013, sh.6-
(3)http://www.urunlu.com.tr/64-tarihten-bir-yaprak-ankara-universitesi-siyasal-bilgiler-fakultesi-fikir-kulubu
(4) Ziya Gökalp, Turkish Nationalism and Western Civilization,1959, Greenwood press, USA, Derleyen ve çeviren Niyazi Berkes.
(5)http://www.aydinlikgazete.com/ekonomi/29818-si-cinpin-yeni-teorik-tanim-icin-kosullar-elverisli.html